ATATÜRK DEVLET HASTANESİNDE NELER OLUYOR?

KÖŞEBAŞI

ATATÜRK DEVLET HASTANESİNDE NELER OLUYOR?

Eğitim-Bir-Sen'le ilgili yazı dizisi yazmaya başladığımın hemen ardından bir çok sendikadan benzer şikayetler geldi. Bunların başında en yoğun şikayet aldığım sendika Sağlık-Sen ve Atatürk Devlet Hastanesi oldu.

Eskiden Başhemşire olarak tabir ettiğimiz yeni adı Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü olan Halenur Şahin'den aldığım şikayet sayısını inanın ben sayamadım. İlk başlarda, müdire hanım işini iyi yapabilmek için, eksiksiz sağlık hizmeti verebilmek, vatandaşın derdine çare bulabilmek için hemşireleri ve teknik personeli sıkıştırıyor; sıkıştırdıkça onlarda amirleri şikayet ediyor diye değerlendirdim ve gelen şikayetlere kulaklarımı tıkadım. İlk zamanlarda Sağlık-Sen ve Halenur Şahin'den yapılan şikayetler genellikle, "Beni ordan aldı, buraya verdi, bana şunu yaptı, bunu yaptı" şeklindeydi.

Ancak süreç ilerledikçe şikayetlerin ardı arkası kesilmediği gibi daha da arttı. Yahu dedim kendi kendime ben bunlara kulaklarımı tıkıyorum ama "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz" belki şikayet edenlerin haklı bir yönü olabilir mi diyerek kulak verdim şikayet edenlerin sesine.

Aman Allah'ım. Halenur hanım, siz orada ne yapıyorsunuz bilmiyorum ama duyduklarım iyi şeyler değil haberiniz olsun. 20'ye yakın servisin sorumlusu hem Sağlık-Sen'li hem de Burdur'lu ve ya Bucak'lı olur mu? Bu bir tesadüf mü?

Bakın bana gelen şikayetleri size aktarayım, siz isterseniz gereğini yapınız. Burada asla isim vermeyeceğim ama sizin hemşirelere sık sık "Ben bu hastaneyi hazreti Ömer'in adaleti ile yönetiyorum" sözlerinize güvenerek gereğini yapacağınıza inanıyorum.

Çarşamba Pazarının orada hani bir biriminiz var ya, orada da tabi ki sıradan bir hemşire çalışamaz. Sağlık-Sen'de dayısı olan çalışır elbette. Oradaki bazı hemşire arkadaşlar "Çocuğumun okul toplantısı var, bankaya gidiyorum" gibi bahaneler ile izin almadan iş yerlerini terk edip, sinemaya gidiyorlarmış. Şimdi o birimdeki arkadaşlar bana kızmayın, bu gibi bahaneler ile sinemaya-tiyatroya giden arkadaşlarınıza kızın. (Bu suistimali sen yaptın, ama hepimize mal ediliyor) diye.

Bazı hemşireleriniz forma giymeye bile gerek duymadan A markalı beyaz tişörtleriyle ortalık yerde dolanıyor. Artık bundan haberiniz vardır canııım.

Personel sıkıntısı var diyorsunuz ya, benden size bedava tüyo. Siyasette dayısını bulan Sağlık Müdürlüğü kadrosuna yerleşmiş. Nöbetten muaf bu hemşire arkadaşları müdürlük binasında oturtacak masa bile bulunmadığından erken giden bir masa kapıyor. Onları bir geri çekerseniz servislerdeki personel sıkıntınız gider. (Bu tüyoyu verdiğim için sizden teşekkür beklemiyorum. Belki aklınıza gelmemiştir diye hatırlattım sadece)

Ha bu arada, arada bir tepeniz atınca "Benim arkamda filanca milletvekili var, golanca siyasetçi var" diye atıp tutuyormuşsunuz. Bunu yapmayın. Bakın o siyasetçiler ve mensubu bulundukları iktidar partisi ne çektiyse tam da sizin gibilerinin bu gibi söylemlerinden çekti. "Arkamda" dediğiniz siyasetçiler sizi o makama getirdiyse emin olun halka daha iyi hizmet edilsin diye getirdi. Sizin işinizi iyi yapacağınıza, adaletli olacağınıza güvenerek yaptı.

450 civarındaki personeli karpuz gibi tam ortadan ayırarak "Bu sağlık-Sen'li-bu bizden değil" deyip, ayırasınız diye yapmadı. Personele kaba davranasınız diye yapmadılar. Size kızan, sizin nezdinizde o siyasetçilerden nefret eder hale geliyorlar. Vatandaşın ve diğer personelin önünde amir olarak yaptığınız her harekete dikkat etmek zorundasınız. Bunları size ben öğretecek değilim.

Lütfen personele biraz saygı.

NOT 1: Atatürk Devlet Hastanesinin değerli Başhekimi, hemşirelerin ve diğer personelin şikayetlerine benim gibi nereye kadar kulaklarınızı tıkayacaksınız? Bakın geçtiğimiz günlerde sizin çok yakından bildiğiniz bir konu için hastaneye gelen müfettişe söylenenleri bir duysanız, vallahi bir idareci olarak ben oralarda duramazdım. O hastane size emanet.

NOT 2: EĞİTİM-BİR-SEN'LİLER SİZİ UNUTMADIM. BİR SONRAKİ YAZIYI YİNE SİZE AYIRDIM. YAKUP HOPLAR HOCAM GELECEK YAZIDA GÖRÜŞMEK ÜZERE