1
  • BIST 9693.46
  • Altın 2509.53
  • Dolar 32.5753
  • Euro 34.7711
  • Antalya 21 °C

HANGİ MEVSİMDEYİZ?

Teslime Tosun

 

Uzaklardan Antalya gündemini takip ediyorum.

 

Antalya’nın gündeminde ise Akdeniz Üniversitesi ve KYK yurtlarında kalan öğrencilerden 3 tanesinin ardı ardına intihar etmesi vakası var.

 

Bu konuya polis-adliye penceresinden baksam ve bunları açıklamaya çalışsam inşallah sizleri sıkmam. Yazacaklarım yaklaşık 30 yıllık tecrübemi, dilimin döndüğünce kendi bakış yönümden açıklamaya çalışmaktır.

 

Polis-Adliye muhabirleri olarak mevsimleri biz vakalara göre sınıflandırmıştık. Mesela Aralık- Ocak ve Şubat ayları bizim için yaşı ilerlemiş insanların ölme mevsimidir. Mart-Nisan-Mayıs ve Haziran’ın okullar kapanıncaya kadar dönemi ise gençlerin “intihar etme” mevsimidir. Hele okulların kapanma döneminde intihara teşebbüs olayları pik yapardı.

 

Haziran’ın yarısından sonra başlayan “Boğulma” mevsimimiz Temmuz-Ağustos aylarında devam eder ta ki, okulların açılacak olan Eylül ayının ilk günlerine kadar.

 

Ekim-Kasım aylarında ise mafya usulü “Ayaktan vurma” mevsimi olarak belirlemiştik. Zira Antalya’da iki önemli şeyin dönem sonudur bu mevsimler. İlki tarımda hasat sonudur ve çoğu çiftçi ödemelerini hasat sonu olan bu aylara göre ayarlamıştır kendisini. Turizmde ise yine sezon sonudur ve sezon sonuna kesilen çeklerin ödeme dönemidir. Eğer adam ödeyemez ise mafya usulü ayaktan vurmalar başlardı.

 

Bunların tamamı adli olaylardır ve kayıtlara alacak-verecek davası olarak geçer.

 

İşte ilk başta belirttiğim gibi şu anda yaşadığımız mevsim gençlerin intihara meyilli olduğu mevsimdir.

 

Liselilerin hormon dengeleri alt-üst olmuştur.

 

İntihara teşebbüs eden Üniversitelilerin ise üç ana önemli nedeni olurdu. İlki gelecek kaygısı ikincisi ise okul bitince ailelerinin yaşadığı kente geri dönme fikri, üçüncüsü ise sevgiliden ayrılma konusu.

 

2000’li yılların başlarındaydı yanlış hatırlamıyorsam. Gazi Lisesinde intihar ve intihara teşebbüs olayları karşısında aileler, okullar ve eğitimciler ne yapacaklarını şaşırmışlar, bunun önüne geçebilmek için çare bulamıyorlardı.

 

Sabah son sınıftan birisi intihar ediyor, öğleye doğru başka bir sınıftan genç kız intihara teşebbüs ediyor, akşam saatlerinde falezlerden atlamak isteyen başka bir liseli karşımıza çıkıyordu. Sürü psikolojisi gibi birbirlerinden etkilenen gençler peş-peşe gözümüzün önünde genç bir fidanı kökünden sökmüş gibi gidiyorlardı.

 

Biz ise haber üzerine haber yaparken, hayattaysa Allah sağlık versin Akdeniz Üniversitesinin değerli hocası Prof. Dr. Sunar Birsöz hocamızdan görüş aldık. Prof. Dr. Sunar hocamız bize özetle yapılan haberlerin, olayın gündemde tutulmasının gençlerin birbirlerinden etkileşime girdiklerini ve tetiklendiğini belirtmişti.

 

Söylediği gibi de oldu.

 

Biz haberciler Gazi Lisesi’ndeki intihar ve intihara teşebbüs haberlerini kesince çocukların gündeminden intihar akımı düşmüştü.

 

Şimdi günlerdir KYK yurtlarında olanları izliyorum, haberleri takip ediyorum. Gencecik pırıl pırıl çocuklarımızın bu dünyadan göçüp gitmesini, yaşlı hadi neyse ama genç ölümlerini izlemek kadar insanın içini acıtan başka bir şey yoktur herhalde.

 

Son olarak Zafer Partisi Genel başkanı Ümit Özdağ gidip, üniversite kampüsü önünde basın açıklaması yapmış.

 

KYK yurtlarına “Ölüm yurtları” adını takmışlar. Orada cemaatçilerin yuvalandığını, gençleri baskı altına aldıkları, cemaatin kurallarına uygun hareket etmeye zorladıkları, hakaret ettikleri veya kötü davrandıkları şeklinde iddialar havalarda uçuşuyor. Bunları destekleyen bir çok öğrenci de başından geçenleri sosyal medyadan ifade ediyorlar.

Öncelikle çocuklar, liseli ve üniversiteli gençler başındaki şeyhi, şıhı, hocası fark etmeksizin her daim her türlü cemaatlerin hedefi halindedirler. Müritler ve özel görevlendirilmiş olanlar, hedeflerindeki gençleri  başlarındaki hocaya bağlamak ve devşirmek için her türlü argümanı kullanırlar. 

 

Aynı iddialar şimdi Akdeniz Üniversitesindeki KYK yurdu için de geçerli. 

Yurt yetkililerinin bu iddiaların tamamını araştırmaları gerekiyor. Eğer öğrencilerin iddiaları doğru ise çalışanların gerekli cezalarının verilmesi, doğru değil ise böyle manipüle edenlerin ifşa edilmeleri gerekiyor.

 

Hiç kimse, hiçbir cemaat, hiçbir şeyh, şıh, hacılar, hocalar veya müritleri KYK yurtlarında kalan öğrencileri, gençleri hasat edilmesi gereken buğday tarlası zannetmesin. KYK Yurtlarının ve üniversite yönetiminin görevi de varsa böyle, bir tane bile olsa kulağından tuttuğu gibi kampüsün dışına koymaları gerekiyor.

 

Ama emin olun orada çalışanların çoğu taşeron işçiler ve çoğunluğu ekmeğinin peşinde olan gariban insanlar. Yapılan ve yayınlanan bu yöndeki haberler, sosyal medya paylaşımları nedeniyle cemaat, hacı hocayla işi olmayan asgari ücretle geçim derdinde olan gariban temizlik işçisi şimdi ekmeğinden olacağının korkusuyla yaşıyor.

 

Konuyla ilgili olarak yazmadan önce kısa bir araştırma yaptım. Akdeniz Üniversitesinde öğrenim gören ve devlet yurdunda kalan 16 bin 154 gencimiz var. Bunlardan 2 bin 600 civarında öğrenci olayların meydana geldiği yurtta kalıyor. Yurdun koridorlarında ve çevresinde güvenlik kameraları mevcut.

 

Yani KYK yurdu değil kocaman bir belde gibi bir yer orası. İçinde her türlü, her karakterden, her memleketten gençlerimiz var. Elbette içlerinde iyi huylusu da kötü huylusu da çıkacaktır. Bazen aile ve çevre baskısından kurtulmuş ama kontrolsüz güç haline gelmiş gençlerde oluyor. 2 bin 600 kişinin içinden hümanist, hayvansever, doğa sever, müzik sever ve prensipleri olan gençlerimizin yanı sıra hırsız da çıkar, tacizcisi de çıkar. Birbirlerine zorbalık yapan gençler de olabilir.

Ama bunlar münferit olaylardır.

 

Her öğrencinin elinde kamerası açık cep telefonları mevcut. Bu gençler eski bildiğimiz gençlerden değil! Kahvaltıda kendisine verilen peyniri az bulunca sosyal medyada ifşa eden bir gençlikten bahsediyoruz. Yemek iyi çıkmadığı zaman fotoğrafını çekip “Bize bunu yediriyorlar” diyerek Cimer’e bildiren gençlerden bahsediyoruz.

 

Bu gençler mi baskı altına alınmış? Kim onlara zincir vuracakmış şaşarım arkadaş.

 

Her neyse, ama ortada realitede bir ayda 3 intihar vakası var.

 

Eski polis kaynaklarımı azıcık çalıştırdım.

 

İlk öğrencinin intihar etmesi vakası çok ilginç.

 

Öğrenci ikinci öğrenimde. 26 yaşında. İddiaya göre kız arkadaşı kendisinden ayrılmak istiyor. Kız arkadaşıyla son olarak görüşmek ve kendisine aldığı hediyeyi vermek istiyor. Yine polis kayıtlarına ve iddiaya göre genç kız barışmak istemiyor. Kampüsün içinde kızcağızı kendi aracına şok cihazı ile tehdit edip, zorla bindiriyor. Hediyesini kabul etmesini, kendisinden ayrılmamasını istiyor. Kızcağızın boğazını sıkıyor. Genç kız, “Tamam” diyerek onu sakinleştirerek elinden kurtuluyor. Genç kız delikanlının elinden kurtulduktan sonra yine de kendisine dönmeyeceğini ve bu işin bittiğini, ayrıldığını söylüyor.

 

Aynı gece, sabaha karşı bu gencimiz kaldığı KYK yurdunda intihar ediyor.

 

Şimdi kız arkadaşından ayrılmayı kaldıramayan gencin intihar etmesi karşısında rektör ne yapsın?

 

Aynı yurtta kalan bir başka öğrenci ise sabaha karşı saat 2.30 civarında koridora çıkıyor. Kaynaklarımın bana aktardığına ve iddiasına göre kamera kayıtlarında öğrenci odasından çıkıyor ve hiç duraksamadan ilk pencereye gidiyor. Açamıyor. İkincisine geçiyor. Robot gibi hareketlerle açabildiği ilk pencereyi açıyor ve hiç duraksamadan kendisini boşluğa bırakıyor.

 

Sabaha karşı 02.30 civarında meydana gelen bu olayda KYK’dan sorumlu Gençlik ve Spor il Müdürü ne yapsın?

 

O yurtlarda görevli 14 ayrı psikiyatri danışmanı var. Ayrıca cemaatler, hacılar-hocaların eline düşmesin diye devletin resmi görevlisi olan adına da manevi danışman dedikleri kişi de var. 2 bin 600 öğrenci içinde dini konularda danışmak isteyenler çıkmıyor mu zannediyorsunuz? Elbette bunlara devletin resmi danışmanları cevap versinler. Bu çocuklar öğrenmek istedikleri, merak ettikleri dini bilgileri merdiven altı hocaların müritlerinden öğrenmek yerine, devletimizin görevlendirdiği danışmanından öğrensinler her şeyi.

 

Bence bu hizmet de son derece yerinde bir hizmet.  Bu danışmana gusül abdestinin nasıl alındığını soran da var, "Yatarken kıbleye dönüp de mi yatayım? diye soran da var.

 

 

Diyanetin manevi danışmanı diye aşağılamaya çalışılan adam üç üniversite bitirmiş, ayrıca yüksek lisansını yapmaya çalışan genç birisi.

 

 

Bu dönemde duygularını yönetemeyen, ailesi ile arasındaki bağlar kötü olan, Antalya gibi bir kenti, sevgilisini bırakıp, ailesinin yaşadığı ve üzerinde ağır baskı hissettiği yere geri dönme düşüncesi bile anksiyete bozukluğuna yol açan, gelecek kaygısı içinde olan, işsizlik ve daha onlarca sorunla baş başa olan gençlerimizin iç dünyalarında ne yaşadıklarını bilmek ve tahmin etmek çok zor.

 

İntihara meyilli olan, duygularını doğru yönetemeyen, terk edilme duygusu ile baş edemeyen sorunlu gençlerimize yardım edebilmek için önce onların sessiz yardım çığlıklarını duymamız gerekiyor. İşte tam burada KYK yurtlarında görevli uzman pskiyatri görevlilerinin devreye girmesi gerekiyor. Onları da anlıyorum. Bazen sessiz ve kabuğuna çekilmiş bir genci görüp, “Sorunun ne sana yardım etmek istiyorum” diyenlere de ağır tepkiler verebiliyorlar.

 

Ama bu işi sulandırmanın “Rektör, Gençlik Spor il müdürü açıkla üniversitede ne oluyor?” diye bas bas bağırmanın bu gençlere faydası olmadığı gibi birbirini tetikleyen, etkileşim içine girmiş bir gençlikle karşı karşıyayız.

 

Birde KYK yurtlarında kalan gençlerin ailelerini düşünün. Onlar yurdun dört bir yanında bu haberleri gördükçe çocukları için endişelenen, her an intihar edecekler diye yürekleri ağzında gezen anneleri bir düşünün.

 

Öncelikle yetkililerin hiç birisinin bu intiharlar karşısında kayıtsız kalmaları filan söz konusu dahi olamaz. Herkes kendi görev ve sorumluluk bilincinin haricinde insan olarak gencecik bir insanın intihar etmesi karşısında nasıl kayıtsız kalabilir ki? O görevlilerin, yetkililerin de çocukları var. Her şeyi bir kenara bırakın çoğunun gözünün önüne kendi evlatları geliyordur. 

 

Peki bunun çözümü nedir diye soracak olursanız eğer dilim döndüğünce ona da cevap vereyim. Öncelikle gençlere yönelik manipüle haberleri bir kenara bırakalım. Her dakika ve her saniye sanki birisi intihar edecekmiş gibi yayınlar yapanlar lütfen bir durun artık. Zira birbirinden etkileşim diye bir şey var.

 

 

Siyasetçiler Akdeniz Üniversitesi önüne giderek gençlerin intiharları üzerinden siyaset yapmayı lütfen bırakın. Sanki gençlerin sorunlarına çok büyük önem veriyormuş gibi yaparak basın açıklaması yapan siyasetçiler kime selam çakıyorsunuz acaba? Siyasetçilerin üniversiteli intiharları üzerinden yaptıklarını görmek bile bazen midemi kaldırıyor.

 

KYK Yurtlarının yetkileri ilk ve son kez çıkıp yurtlarda neler olduğunu bir basın açıklaması ile herkese açıklayın. Şeffaf olarak basın mensuplarını toplayıp götürün oraya ve gezdirin yurtları. Tanıştırın görevli pskiyatristlerle veya manevi danışmanla basın mensuplarını. Basın merak ettiklerini sorsun, onlar da cevap versinler. Nedir bu gizem ve ölü taklidi yapmak. Bakın bunu yaptığınız için olaylar bu kadar kontrolden çıktı ve büyüdü.

 

Gençlerin boş zamanlarını geçirecek spor, konser gibi etkinlikleri çoğaltın lütfen. Bu çocukların içlerinde biriktirdikleri enerjilerini boşaltmaları gerekiyor.

 

Gelecek kaygısını ortadan kaldıracak adımlar atılması gerekiyor. Baskı gördüğü yerde yaşamak zorunda olmadığını, geleceğini kendisinin inşa edebileceğini öğretmek gerekiyor.

 

Terk edilme duygusu ile başa çıkabilmeleri için yurtta görevli danışmanlar, psikiyatrilerin gece gündüz fark etmeksizin, mesai mefhumu olmadan çocuklara destek olmaları gerekiyor.

 

Basın mensubu arkadaş lütfen sizler de bir sakin olun. Bazen öğrencilerimiz olayları gereğinden fazla abartırlar. Bunları elemek sizin elinizde.

 

Benim kıt bilgimle önerebileceklerim bu kadar.

 

İnşallah yeni bir vaka daha yaşanmaz.

 

 

Bu yazı toplam 2909 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 2
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2018 Antalya Haberal | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.