HOPPA ŞİNANAY

1 Ocak tarihinden itibaren esnaf odalarının seçimleri başladı ve 31 Mart tarihine kadar tamamlanması gerekiyor.

Esnaf oda başkan adaylarının seçim taktiklerini, birbirleriyle ilgili olarak hazırladıkları atraksiyonları, bazen yaptıkları ergen çocuklar gibi sosyal medya paylaşımlarını, bazen yine sosyal medyadan ya atarlı-giderli veya birilerine şifreli göndermeler yapmaları karşısında kusura bakmayın vallahi ciddiyetimi koruyamıyor, içimden dışıma doğru taşan bir kahkaha tufanına maruz kalıyorum.

Birbirlerine şifreli isimler takmışlar. Timsahlı, pazarcı, müdür, doncu, mezarcı, tefeci, gazozcu gibi

Kim, kimi takip ediyor, kim kimin paylaşımını beğeniyor takibine çıkmışlar. “Sen filancanın paylaşımını beğendin, demek ki onunla birlikte hareket ediyorsun, filanca Whatshap durumunda şöyle bir şey paylaşmış, demek ki fişmekana nisbet ediyor” diye konuşmaları filan beni epey bir eğlendirdi.

Şimdi birde daha düne kadar birbirlerinin yüzüne bakmayacak şekilde konuşanlar, birbirlerinin arkasından s.ç..p sıvayanlar, birilerinin kapısına kamera takıp, gelen-giden misafirlerini bile kayıt altına aldıranlar, bu gün ise sosyal medyada yaptıkları paylaşımlar ile sevgili meslektaşım Ali Buldu’nun gözünden kaçmadığı gibi onun diline düştüler, “Cilveleşiyorlar” diye.

İster inanın, ister inanmayın, hiç birisinin adayı olduğu oda başkanlığı için elle tutulur bir projesi yok. Kimisi slogan üretmiş, “Biz yaptık, yine biz yapacağız” diye. Ne yaptın acaba sen? Pandemi döneminde oğlunu meclis üyesi yaptığın belediyenin gönderdiği atıyorum 25 adet yardım paketini kendine yakın 25 üyene dağıtmaktan başka? He canım? Daha neler yapmayı planlıyorsun. Hele bir deyiver başkanı olduğun ve yeniden o koltuğa oturabilmek için çabaladığın odaya kayıtlı üyenin menfaatine ne yapmayı planlıyorsun? Madem bunları yapmayı planlıyor ve vaat ediyorsun da bu güne kadar gerçekleştirmeni engellemek için senin elinden tutan mı vardı? Yapsaydın ya. Kaç senedir başkanlık yapıyorsun.

Bir başkası “Hizmet bizim işimiz” demiş. Afferim sana. Hizmet dediği ise, kendi oda başkanlığını garantilemiş, başkasının oda başkanlığı için var gücüyle yardırıyor. Ama bir yerde hakkını teslim etmek lazım. Var ya, son yıllarda en fazla onun sesi çıktı.

Bir başkası ise daha düne kadar çıkar ve menfaat nedeniyle birbirlerinin boğazına sarılırken (Mecazi değil, fiilen birbirlerinin boğazına saldırdılar Şahitleri var.) bu gün ikisi bir araya gelerek rakibe olmayacak iftiralar atıyorlar. Hele yanındaki destekçisi önüne gelenin yüzüne bir parça kara çalıp geçiveriyor. Ben hayatımda bu kadar hızlı ve absürt bir iftirayı, hiç vicdanında tartmadan birisine bu kadar kolay atabileni ilk defa gördüm. Halbuki daha önce bir başkasına attığı iftira nedeniyle yukardaki yaradanım tarafından tüm düzeni alt üst edildi. Kral gibi yaşarken, elinde avucunda ne varsa kaybettirdi. Şimdi onun-bunun peşinde koşarak, ona-buna iftira atarak kaybettiklerini kazanmaya çalışıyor. Halbuki yukarda ilahi adaleti uygulayan var ve o her şeyi görüyor. Allah’ın ikinci sillesini yediği zaman fark edecek, “İftira en büyük günahlardan birisidir” diye ama bunu idrak edebilecek mi?

Bilmiyorum. Yaşarsak; göreceğiz.

Bu arada bir de oda başkan adaylarından daha ateşli destekçileri var. Arkasına aldığı ve “abileri” ile kendilerini dokunulmaz zannederek, o iri ve kızıl burunlarını her şeye sokmaya çalışıyorlar. Onlara ne oluyorsa artık. Ama amaç bellidir.

Yeraltı dünyasında şöyle bir düzen vardır. Paralı birisi alacağını alamadığı zaman veya ballı işlerini çözmek için gayri meşru dünyasının adamlarına giderler ve bu adamlar konuyu çözmek yerine daha çözümsüz hale getirirler. Amaç burada sonunu çözüp, parasını almak değildir. Sorunun çözümünü uzatarak arada aksiyonlu işlere girişirler ki, dönüp kendisini tutan paralı adama “Bak ben senin için neler ettim. Şimdi de başımıza iş geldi. Ben senin yüzünden yargılanacağım” diyerek uzun süre ve daha fazla para koparmaktır.

Şimdi oda başkanlarının yanlarında taşıdığı, ekmeğini suyunu verip; beslediği kızıl burunluların amacı da budur. Yaptığı tehlikesiz ama ses getirecek aksiyonlu hareketler ile başkanın gözüne daha fazla girmek ve “Bak ben senin için neler ediyorum. Gözümü kırpmadan senin rakiplerinin karşısına çıkıyorum. Sen bu koltuğu ancak benim sayemde kazanırsın” demeye getiriyor. Sonrasında Başkandan daha fazla ekmek ve su talep etmekten ileri bir düşünceleri yoktur. Aklı olan bu tezgaha düşmez zira uzun yıllar boyunca başkanın yakasından düşmez ve her fırsatta “Oturduğun koltuğu bana borçlusun” diye hatırlatmalarına maruz kalarak minnet borcunun ödenmesini talep ederler. O minnet borcu ise ömür boyun ödenmez!

Bu arada bir de arkalarına siyasi partileri almaya çalışanlar var. Kendisini CHP’nin adayı, AK Partinin adayı gibi lanse etmeye çalışanlar var. CHP Antalya İl örgütü esnaf seçimlerine müdahil oldu ama gözlemlediğim kadarıyla Ak Parti İl Başkanı İbrahim Ethem Taş bu işe bulaşmadığı gibi ekibini de uzak tutmaya çalışıyor.

Esnaf seçim atmosferinde elbette İl Başkanı Sayın İbrahim Ethem Taş’ın kapısını çalanlar, destek isteyenler, il yönetimindekilerden destek isteyenler bıktıracak kadar fazla. Bunu gelen kulis bilgilerinden öğreniyoruz.

İl Başkanı Taş, çok ince bir siyaset ile esnaf oda seçimlerine müdahil olmaktan özellikle uzak durup, ekibini de geri tutuyor. Zira es kaza bir başkan adayı ile fotoğrafı sosyal medyada yayınlansa ve o başkan adayı seçimi kaybetmiş olsa söylenecek ve goygoyu yapılacak ilk konu bu olur. “Ak partinin desteklediği aday seçimi kaybetti” demek için trol ordusu klavye başında bekliyorlar.

Bence çok iyi ediyor. İnce düşünülmüş iyi bir siyasi taktik.

Geldik yazının sonuna. Daha yazacak o kadar çok şey var ki, bu günlük bunlarla yetinin.

Esnaf oda seçimlerinin bu günlerdeki gayya kuyusuna dönen dünyalarındaki gıybetler, aksiyonlar, cilveleşmeler, yan yana-baş başa pozları karşısında “Bunları bir de seçimden sonra göreyim” diye düşünüp, dilime Sezen Aksu’nun seslendirdiği bir şarkı dolanıyor. “Ada vapuru yandan çarklı. Bayraklar donanmış cafcaflı, Simitçi, kahveci, gazozcu. Şinanay da yavrum şinanay, Şinanay da şinanay hoppa şinanay”