1
  • BIST 9644.77
  • Altın 2497.745
  • Dolar 32.5886
  • Euro 34.8498
  • Antalya 22 °C

"KENDİMİZDEN NASIL KURTARIRIZ?"

Teslime Tosun

Geçtiğimiz haftaların Antalya’daki en önemli gündem maddelerinden birisi  Antalya Lisesinin tarihi binasının Olgunlaşma Enstitüsüne verilmesi konusuydu.

 

125 yıllık tarihe sahip Antalya Lisesinin yüzlerce mezunu adeta yerinden zıpladı.

 

Elbette tüm gözler ve oklar Ak Partiye çevrildi.

 

 

İyi de Ak Parti İl yönetimi de bu olaydan son derece rahatsızdı. Tam toparlıyorlar, rüzgarı arkalarına almışlar, her gün sahada tam pres çalışırken, toplumun tüm nefretini üzerlerine çekecek bu hamle de karşısında ne diyeceklerini bilemediler.

 

CHP’li vekiller soru önergeleri ile, lisenin önünde her gün yapılan basın açıklamaları ile şaşkına döndüler.

 

Peki durduk yere nerden çıkmıştı Antalya Lisesinin, olgunlaşma enstitüsüne verilme olayı?

 

Edinebildiğim bilgiye göre galiba geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan hanımefendi Antalya’ya gelir ve kendi himayesinde olan Olgunlaşma Enstitüsü çalışmaları hakkında kendisine bilgi verirler. Bu sırada iddiaya göre Olgunlaşma Enstitüsü yetkilileri Emine Erdoğan hanımefendiden kendilerine yeni bir yer verilmesi konusunda yardımcı olmalarını rica ediyorlar. En uygun yer olarak Antalya Lisesinin tarihi binası olarak konuşuluyor.

 

Zira Olgunlaşma Enstitüsünün yeri Kaleiçinde ara bir yerdedir. Yaptıklarını sergileseler bile pek fazla kitleye hitap edemediklerini söylerler.  Atatürk Caddesinde tarihi bina mükemmel mekandır kendileri için. Hem yaptıklarını satabilecekler, hem de göz önünde olacaklardır.

 

Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri ve dönemin İl Milli Eğitim Müdürü beyefendi, hiç ikiletmeden “Elbette tahsis edebiliriz efendim” diyorlar.

 

 

Burada hemen Sayın Emine Erdoğan’a çemkirmeyin e mi!

 

Zira Sayın Erdoğan’a hiç kimse Antalya Lisesinin geçmişinden, tarihinden, yetiştirdiği Cumhuriyet insanlarından ve bu memleket için ne anlam ifade ettiğini bilgisini vermemişlerdir.

 

 

Burada öncelikle Antalya Lisesinin tarihi binasını talep ettiği iddia edilen Olgunlaşma Enstitüsü yetkililerine, ardından Cumhurbaşkanın eşine yalakalık olsun diye “Hemen Antalya Lisesini verelim” diyen bürokratlara kızmak lazım.

 

 

O gün Sayın Emine Erdoğan’ın karşısında el-pençe durarak “Ne demek efendim, verdik gitti” demek yerine “Aman efendim, burası tarihi bir bina olmasının haricinde halen tarih yazan bir lise binasıdır. Antalya için çok önemlidir. Bu memlekete hizmet etmiş yüzlerce şahsiyetin geçmişi buradadır. Daha önce bir deneme yaptık, halk ayağa kalktı. Şimdi aynı şeyi yaparsak çok büyük sıkıntı çekeriz, halk yeniden ayağa kalkar” dememişler.

 

Şimdi oturmuşlar kara kara “Antalya Lisesinin tarihi binasını kendimizden nasıl kurtarırız” diye düşünüyorlar, hesap yapıyorlar, birilerini devreye sokmaya çalışıyorlar. 

 

Hiç aklınıza gelmemiş değildir ama ben size yine de söyleyeyim, Olgunlaşma Enstitüsünün yetkililerini çağırın, “Bulunduğunuz bina Kaleiçinin en gözde yeri ama siz burayı ulaşım nedeniyle, halk pek gelmiyor diye istemiyorsunuz. Madem öyle size başka bir yer bulalım, Antalya Lisesinden vazgeçin” deyiniz.

 

Ardından gerçekten Olgunlaşma Enstitüsünün satış da yapabileceği bir mekan bulunsun ve Enstitü buraya kaydırılsın. Zira Olgunlaşma Enstitüsü de bu memleket için çok önemli. Karınca gibi çalışıyorlar.

 

Bu arada Sayın Emine Erdoğan’a da “Söz verdiğimiz tarihi binayı maalesef kendilerine tahsis edemedik, ama aynı işi görebilecek başka bir bina bulduk. Kendilerine orayı tahsis ettik” diye bilgi verin olup bitsin kardeşim.

 

Ne var bunda?

 

 

 

NOT: Deli Muhbir mahlaslı sosyal medya hesabı Mustafa Yiğit, İdris Özyol, Bünyamin Tokmak ve beni göreve çağırarak günlerdir yayınladığı iddialar nedeniyle “Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmamızı talep ediyor!”

 

Bunu yaparken Varsak’lı hesabı önce “Namuslu ve aslanlar gibi” diyerek gaz vermeyi de ihmal etmiyor.

 

 

Diğerlerini bilemem ama ben kendi adıma konuşayım.

 

Zeki insanı severim ama birileriyle hesaplaşmak için aparat olarak kullanılmayı hiç hazzetmem.

Bu nedenle göreve davet ederken yaptığın kurnazlığı pek sevmedim.

 

Her kurumda olduğu gibi bizim içimizde de şaibeli isimler olabilir. Bunu inkar etmiyorum. Ama AGC’de onlarca isim sayarım sana namuslu ve dürüst gazeteci olarak.

 

Uzun süreden bu yana LPG ile çalışmayı bıraktım. O nedenle bana gaz vermekten vaz geç.

 

Sen, boş ver köylü kurnazlığı ile “Akıllı-deliye söyletirmiş” muhabbetini de bir yerlerin yiyorsa önden sen buyur.

 

Öyle feyk hesabın ardına saklanarak mahallenin delisi olarak bizi öne sürmek yerine, önden buyur da senin ne kadar cesur, arslanlar gibi namuslu olduğunu ve hesap sorabildiğini görelim.

 

Hiçbir iddiayı savunmuyorum ve yabana atmıyorum ama beni göreve davet edeceğine sen niye yapmıyorsun? Senin savcılığa suç duyurusunda bulunmana hiç kimse engel olamaz!

 

 

İsminin ortaya çıkmasından korkma!

 

Suç duyurusunda bulunmana birisi engel olmaya kalkarsa, işte o zaman karşılarına tüm benliğimle, ismimle-cismimle dikilirim.

 

 

 

 

 

 

Bu yazı toplam 2541 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 3
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2018 Antalya Haberal | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.