KÖŞEBAŞI

KÖŞEBAŞI

Bu gün birazcık gazetecilik adına yazacağım. Son günlerde özellikle sosyal medya üzerinden gazeteciliği ve gazetecileri itibarsızlaştırmayı kendisine misyon edinmişler türedi.

Sosyal medyayı çok iyi kullanan ve Antalya dinamiklerini ellerinde tutmaya çalışanların başlattığı bu itibarsızlaştırma sadece hedef aldıkları meslektaşlarımızı değil, hepimizi etkisi altına alıyor.

Çıkıyor birisi yazıyor, "Esnaf odalarından para alan gazeteci kim?" , "Şu kadar parayı bu adama neden verdiniz" veya "Danışmanlık yaptığı için şu kadar para aldı" veya "Şu dosya neden bu gazeteciye gitti? O neden onu yazdı" gibi absürt akıl almaz şeyleri soru gibi sallıyor. O'nun altına ise gazeteciye kin kusmak için aportta bekleyenler sıralanıyor.

Kardeşim dosyayı veren kişi, o gazetecinin haber kaynağıdır. Ne bileyim o gazetecinin daha iyi değerlendireceğini, habere bakış açısının daha iyi olacağını düşünmüştür. Bu güne kadar binlerce haber dosyası geldi bana. Haber dosyasını verenlerin bir amacı vardır. O amacına ulaşır, gazeteci ise haber yapar. Bizler oturup tarot falı açmıyoruz. Yıllara uzanan, güvene dayanan haber kaynağı-gazeteci ilişkisi vardır. Her dosya verilen gazeteci için "Bu dosya ona neden gitti" diye sorulur mu?

Gazeteci danışmanlık yapar arkadaşlar. Herhangi bir siyasetçi, STK temsilcisi, belediyeler, kurum ve kuruluşlar meramlarını anlatabilmek için mesleki yeterliliğine güvendiği gazetecileri ücreti mukabilinde bilgisinden, yeteneklerinden yararlanabilirler. Bunun karşılığında ücret almak ayıp değildir. Ayıp olan gazeteciliği bir şantaj aracı gibi kullanarak avanta almaktır.

Dün akşam yine gördüm. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz. Dünya görüşüne, siyasi düşüncelerine katılırsınız katılmazsınız. Ancak gazetecilik konusunda eline su dökemeyecekleri İdris Özyol'a saldırmaya başlamışlar. Siyaseten tam zıt görüşlerde olduğum İdris Özyol'un Ak partili ilçe başkanlığı bile yapmış birisinin CHP il Başkanı ve belediye başkanları karşısında el-pençe divan durmasını haberleştirmiş. Bu haber üzerinden sosyal medyada itibarsızlaştırma operasyonu çekiyorlar.

Hemen herkesin her an bu kişilerin hedefinde olabileceği gibi, son günlerde en fazla hedefte oturttukları bir diğer isim ise Ali Buldu. 1989 yılında beraber mesleğe başladığım arkadaşım, meslektaşım Ali Buldu üzerinden hedef kitle aslında gazeteciler ve gazeteciliğin itibarını sıfırlamaktır. Gazetecilik yetenekleri bakımından Ali'nin sol elinin tırnağı bile olamayacak kişilerin bunu bilinçli bir şekilde yaptıklarını tahmin ediyorum. Ali Buldu veya İdris Özyol adli bir olaya karışırlar. Konu haberdir, yaparsın. Ama durduk yere öyle farklı cephelerden saldırı var ki, öyle ağır cümleler kuruyorlar ki, sonunda birisine isyan ettim. Ali Buldu'nun da, İdris Özyol'un da benim avukatlığıma ihtiyacı yok ama içimden geçenleri de yazmak boynumun borcuydu.

Not: Bu yazının ardından beni hedef tahtasına oturtmak isteyenlere bilgi notudur. Herhangi birisine danışmanlık yapmıyorum. Boş yere araştırmayın diye söyledim.