SİZCE NE OLUR?
07 Eylül 2025 Pazar 23:40
İyi bir hafta geçirmenizi dileyerek bu haftanın yazısına başlayalım.
Baştan söyleyeyim bu günkü yazı az-biraz uzun olacak. Sıkıldığınız yerde bırakabilirsiniz
Bu gün herkes nefesini tutmuş vaziyette ‘kim görevden alınacak, kim gözaltına alınacak’ diye bekliyor.
Dün gece ilk gözaltı yaşandı. Manavgat önceki dönem belediye başkanı Şükrü Sözen “rüşvet, irtikap, yolsuzluk” suçlamalarıyla ilgili olarak yurt dışına çıkış yapacağı an İstanbul Sabiha Gökçen havalimanında gözaltına alındı ve Antalya’ya getiriliyor.
Antalya’da bir il emniyet müdürü ilk defa görevden alındı ve tutuklandı.
Bu konuyu size biraz açacağım.
21 Ağustos 2025 günü Gökhan Böcek’in tutuklanmasıyla ilgili bir yazı kaleme aldım ve satır aralarında şaşkınlığımı dile getirdim. O yazımda “Gökhan Böcek’in tutuklanmasının ardından herkeste oluşan tedirginlik had safhaya ulaştı. Ancak benim beklediğim gibi Gökhan Böcek’i 2 gün nezarette tutup, 3. Gün ifadeye almadılar. Tam tersine hemen ifadesine başlanıldı. Yaklaşık 12 saat süren ifadenin ardından adliyeye sevk edildi. Burada da uzun sayılmayacak bir süre içinde savcılık sorgusu bitip tutuklandı. Dün kulisleri dinledim, adliye kaynaklarımı zorladım. Öğrenebildiğim Gökhan Böcek, bazı konularda itiraz etmiş, bazılarına gerekçelerini sunmuş ve bazı sorularda ise babasının haberi olmadan borçlandığını, bir nevi iş takibi yaptığını açıklamış” demişim.
Aslında tutuklanan eski il emniyet müdürü İlker Arslan ile Böcek ailesinin ilişkileri Gökhan Böcek’in Daltonlar çetesi tarafından tehdit edilmesiyle samimiyete evrildi.
O gün emniyet müdürü olan İlker Arslan, O gün başkanlık koltuğunda oturan Muhittin Böcek’in makamına giderek oğlu Gökhan Böcek ile görüşmüştü.
Bu da teamüllere aykırıydı. .
Normalde böyle bir tehdit karşısında Muhittin Böcek, oğlunu yanına alıp, İl Emniyet Müdürünün makamına gitmesi gerekirken, tam tersi olmuş Arslan, Böcek’in makamına çıkmıştı.
Yine ne kadarı yasalara uygun olduğu bilinmez bir şekilde, İlker Arslan tarafından Gökhan Böcek’e resmi koruma tahsis edilmişti.
Tecrübelerime ve ön sezilerime güvenirim.
Eğer o gün İl Emniyet Müdürünün teamüllere aykırı hareket ettiğini veya bizzat talimatı ile polis sorgu genel teamüllerine aykırı olarak 12 saatlik gözaltından sonra savcının karşısına çıkartılması normal olmadığını ve bu konuyla ilgili olarak edindiğim bilgileri yazmış olsaydım, polis tarafından gözaltına alınmam hiç de uzak bir ihtimal değildi.
Bazen bildiklerini kendine saklamak gerek.
Hem insanın kendi sağlığı için, hem de savcılık tarafından devam eden soruşturmanın selameti açısından.
Şimdi gelelim bunca yıllık hizmetin ardından mesleğinin zirvesinde “rüşvete aracılık, dolandırıcılık ve haksız mal edinme” suçlaması ile bir il emniyet müdürünün gözaltına alınma olaylarının silsilesine.
Resmi açıklamayı herkes okumuştur.
ASAT’da Savcılığın yürüttüğü soruşturmalar kapsamında gözaltına alınan iş insanlarından Bülent Ç.’in ifadesi bir yana yine ASAT’da ihaleler alıp, inşaat işleri yapan ama daha sonra devreye Fazlı A.’nın girmesi nedeniyle haksızlığa uğradığını belirten Evren T. Şikayetçi oldu.
Evren T. İfadesinde Fazlı A. ile il müdürü İlker Arslan’ın ilişkilerine ve para transferlerine dikkat çekip, eşinin bir dönem şirketinde çalışıyormuş gibi gözükerek düzenli para yatırdığı belirlendi.
Peki Fazlı A. kimdi?
Niğde’li ve 52 yaşındaki Fazlı A. Daha lisede okurken çalışmaya başlamış. 1993 yılında Antalya’ya gelmiş ve bir firmanın pazarlama departmanında işe başlamış. 3 yıl sonra da Ankara’ya taşınmış ve inşaat işlerine girişmiş.
Peki İlker Arslan ile Fazlı A.,’nın yolları nerede kesişmiş?
Fazlı A. Milli Gençlik Vakfı ve Refah Partisi Gençlik Kolları'nda aktif olarak çalışıyor.
İlker Arslan ise aynı dönemlerde Necmettin Erbakan’ın yakın koruma ekibinde çalışıyordu.
İkilinin tanışıklığı o günlere dayandığı biliniyor.
Fazlı A.’da İlker Arslan’da Milli Görüşte bir araya gelmişler ve özellikle Fetö darbe girişimin sonrasında yıldızları parlamıştı. Öyle ki, Fazlı A. Ak Parti kadroları ile temasları, Adalet Bakanlığındaki bazı hakim ve savcılar ile verdiği fotoğraflarla çevresini epey genişlettiği görülürken, İlker Arslan Antalya İl Emniyet Müdürü olurken, kendisi gibi polis olan kardeşi C.T.A. Cumhurbaşkanlığı Koruma ekibinde görevli olduğu bilgisi geldi.
İlker Arslan en son geçtiğimiz Cuma günü 5 yıldızlı bir otelin spor salonunda görülmüş. Arslan’ın hakkında gözaltı kararı olacağını öğrenir öğrenmez makam arabasına atlayıp, Ankara’ya geçiyor. Cumhurbaşkanlığında bazı üst düzey bürokratlara ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya ulaşmaya çalıştığı iddia edildi. Yetkililere ulaşıp, hakkındaki gözaltı kararını kaldırtabilmek adına biraz zaman kazanmak için kardeşine arabasını veriyor.
Hiçbir yetkiliye ulaşamayan İlker Arslan Antalya’ya gelip teslim olurken, Fazlı A.’da gözaltına alındı.
Her ikisi de çıkarıldıkları nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı.
Peki iddialar arasında ne var?
Gökhan Böcek’in yurt dışına çıkmasıyla ilgili sızıntı.
Fazlı A. Üzerinden İlker Arslan’a ödenen paralar (Ki söylentilere göre 6 milyon dolar civarında olduğu iddia ediliyor)
Ama en önemli nokta, İl Emniyet Müdürlüğü makamından aldığı yetkileri kullanarak bazı hakim ve savcıların üzerinde baskı kurmaya çalışması var.
Ve yine yetkilerini kullanarak operasyonlar için düğmeye basmaması iddiaları var.
Fazlı A. Aracılığı ile Antalya’daki iş insanlarından para toplanması olayı da iddialar arasında.
OKEY ARKADAŞLIĞI
Mahkeme kayıtlarına giren iddialara göre Muhittin Böcek, Emniyet Müdürü İlker Arslan ve Fazlı A. Birlikte Arslan’ın evinde buluşup, okey oynadıkları ortaya çıktı.
PEKİ BUNDAN SONRA NE OLABİLİR?
Konyaaltı Belediyesine paraşütle indirilen Müge Gezginci Ünsal diye bir avukat hanımefendi var. Kendisi özellikle Ak Partili belediyelere danışmanlık hizmeti veriyordu.
Alanya’da kendisine fırsat bulamayınca Özgür Özel’in özel talimatı ile Konyaaltı Belediyesine başkan yardımcısı oldu. Sonra bu danışmanlık hizmetini bir çok CHP'li belediyelere vermeye başladı.
Bu hanımefendi haftada bir-iki defa Ankara’ya genel merkeze, iki üç defa da avukat kimliği ile Muhittin Böcek başkanı ziyaret ediyor.
Anladığım kadarıyla genel merkezle Muhittin Böcek arasında canlı bir kurye şeklinde görev yaptığını tahmin ediyorum.
Bunlar olabilecek şeyler.
Ancak şöyle ilginç bir gelişme oldu.
Siberhaber diye bir internet haber sitesinde Tamar Tanrıyar isimli bir gazeteci belgeli diyerek yerel seçimlerde Muhittin Böcek’in yeniden belediye başkan adayı olabilmek için Manisa’da bir akaryakıt istasyonunda buluştuğu CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e 20 milyon dolar verdiğini, Ekrem İmamoğlu’na ise 12 milyon dolar ödediğini iddia etti.
Bu iddialar haberlere düşmesinin ardından Muhittin Böcek’in itirafçı olduğuna yönelik iddialar gündeme geldi.
CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel bu konuda açıklama yapmadı. Yani “Ne aldım, ne de almadım” dedi.
İki gün boyunca Muhittin Böcek’in resmi sosyal medya hesaplarına bakıyorum kesinlikle yalanlama yok.
“İtirafçı değilim” cümlesi de yok.
Ancak Müge Gezginci Ünsal bunu kendisine iş edinmiş ve sanki Muhittin Böcek’in avukatı, veya onu temsil ediyormuş gibi gazetecilere beyanat veriyor “Başkanımız kesinlikle itirafçı olmadı” diye.
Sana mı kaldı o açıklamayı yapmak?
Aslında içinden “İnşallah itirafçı olmaz!.” Diyordur.
Muhittin Böcek, günlerdir cezaevinde per-perişan olmuş, kendisi-oğlu, torunun annesi gelini tutuklanmış ve kör zindanlarda hapis edilmiş. Genel Başkan Özgür Özel ise koskoca Cumhuriyet Halk Partisini sadece Ekrem İmamoğlu için seferber etmiş vaziyette.
Varsa yoksa İmamoğlu da İmamoğlu.
Adana ve Antalya Belediye başkanlarının adını bile ağzına almıyor ve onları kör karanlık zindanlara terk etmiş vaziyetteler.
Böyle bir ruh hali içinde Muhittin Böcek’den beklenen "'Zindanlarda kalsın ama ağzını kapalı tutsun' öyle mi?
Size bir soru:
Muhittin Böcek yarın savcılığa çıkıp “Benim ismim başkan adayı olarak MYK’dan çıkmasına rağmen 1 hafta- 10 gün boyunca ismimi parti meclisine getirmeyip oyaladılar. Resmi olarak aday göstermeyip beni rüşvet vermeye mecbur bıraktılar. Belediye başkanı olabilmek için partimizin genel başkanı Özgür Özel’e 20 milyon nakit parayı şu tarihte Manisa ilinde filanca benzin istasyonunda teslim ettim. Ekrem İmamoğluna ise 12 milyon verdim. Filanca genel başkan yardımcısına şu kadar para verdim. İşe bunlarda paraları teslim ederken delil olan görüntüler” derse sizce ne olur?
İşte bu soru üzerinde düşünüp, bu günden başlayacak olan operasyonlara hazırlanalım bakalım.
NOT: Artık eski günlerin geride kaldığını unutan bazı meslek büyüklerimiz hala kendilerini 90’lardaki Antalya’da ve kendilerini popüler gazeteci zannediyorlar.
Bu nedenle Antalya’dan ilişiği kesilen Vali Yardımcısı Yalçın Sezgin’in kahramanı olarak olaya el atıp, Sezgin aleyhine eleştirel yazılar yazan Ayla Çekiç’e sarmışlar.
Ayla Çekiç’den fazla hazzetmem. Onun da bana karşı aynı duyguları beslediğini bilirim.
Ama kusura bakmayın kadın bu kentin her taşını bilir. Arkası dönükken bile ayak tıkırtısından kimin geldiğini bilir. Ölçüsü de ona göredir.
Yıllar yıllar boyunca hem ticaretini yapmış hem de en popüler dergiler çıkartmış, ana akım medyanın temsilciliğini yapmış, bir çok meslektaşımıza ekmek kapısı olmuş tecrübeli bir isimdir.
Kimi eleştireceğine, kimi öveceğine siz mi karar vereceksiniz?
Sizin nezdinizde ayrıcalıklı kişiler eleştirilemez diye bir kanun mu var.
Daha birkaç yıl önce bana “Meslektaşlar birbiri aleyhine yazmasınlar. Ne gerek var” diyenler bu gün gazeteci yazı yazdı diye çeşitli çirkin imalarla yerin dibine sokulmaya çalışılamaz.
Bazen kişinin yaş kemale erince ne zaman elini ayağını çekmesi gerektiğini bilmesi gerekiyor.
Bir de ortalıkta matıflamış meslek büyükleriyle uğraşıyoruz.

