Antalya Haberal

Şubat Enfasyon değerlendirmesi

ATSO Başkanı Çetin ve ATB Başkanı Çandır, Şubat ayı enflasyon rakamlarını değerlendirdi

04 Mart 2019 Pazartesi 16:49

Şubat Enfasyon değerlendirmesi

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin, enflasyonun beklentilerin oldukça altında kalarak olumlu sürpriz yapmasında fiyat artışları ertelenen ürünlerin ve piyasadaki sert durgunluğun da etkisinin olduğunu kaydederek, “ekonomide büyüme, enflasyon, kur ve faiz cephesinde olumlu değişim için tek çözüm yolu güven yaratacak köklü yapısal reformların başlatılmasıdır” dedi.

Rakamlarla enflasyon
Başkan Çetin açıklamasında şunları kaydetti: “2019 Şubat ayı enflasyonu bir önceki aya göre TÜFE’de yüzde 0,16, Yurtiçi ÜFE’de yüzde 0,09 olarak açıklanmıştır. Yıllık enflasyon ise tüketici fiyatlarında yüzde 19,67, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 29,59 olarak gerçekleşmiştir. Ana harcama grupları itibariyle bir ay önceye göre en yüksek artış yüzde 2,48 ile “sağlık”, yüzde 1,64 ile “eğitim” ve yüzde 0,90 ile “gıda ve alkolsüz içecekler” gruplarında görülürken, en fazla düşüşler yüzde 4,81 ile “giyim ve ayakkabı”, yüzde 0,39 ile “çeşitli mal ve hizmetler” ve yüzde 0,37 ile “eğlence ve kültür”  gruplarında görülmüştür. İki aylık enflasyonda en yüksek artışlar yüzde 7,39 ile “gıda ve alkolsüz içecekler”, yüzde 6,12 ile “sağlık” ve yüzde 3,22 ile “çeşitli mal ve hizmetler” gruplarında görülürken, en fazla düşüşler yüzde 12,38 ile “giyim ve ayakkabı” ve yüzde 3,09 ile “konut” gruplarında görülmüştür. Yıllık bazda enflasyondaki en fazla artış yüzde 29,25 ile “gıda ve alkolsüz içecekler”,  yüzde 28,08 ile “çeşitli mal ve hizmetler” ve yüzde 27,59 ile ”ev eşyası” gruplarında görülmüştür. Yİ-ÜFE’de, sanayinin dört sektörünün bir önceki aya göre değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe yüzde 1,89, imalat sanayi sektöründe yüzde 0,60 artış, elektrik, gaz üretim ve dağıtımı sektöründe yüzde 7,43 ve su sektöründe yüzde 1,02 düşüş olarak gerçekleşmiştir.

Dövizde istikrar korunmalı
Enflasyonda frenleyici etki giyimden, artırıcı etki sağlık, eğitim ve gıdadan geldi Rakamlar detaylı incelendiğinde, enflasyona olumlu desteğin giyim indirimlerinden geldiği, ev eşyası, elektrik, doğal gaz gibi konut grubu kalemlerinde fiyatların yatay seyirde kaldığı, gıda fiyatlarının yüzde 0.9 artışla enflasyonu artırıcı yönde katkı yaptığı anlaşılmaktadır. Gıda fiyatlarında artışın büyük oranda narenciye ve sebze fiyatlarından kaynaklandığını görüyoruz. Mandalina, portakal, nar, muz, marul, salatalık, patates gibi ürünlerde fiyat artışları devam ederken, domates, kuru soğan, patlıcan, elma gibi ürünlerde fiyat düşüşü enflasyonda yavaşlamaya olumlu katkı yapmıştır. Bu çerçevede piyasaya müdahalelerinin etkisinin yüksek olmadığını söyleyebiliriz. Ayrıca, et ve süt ürünlerinde fiyatlar değişmemiş, hatta baz etkisinden dolayı önceki yıl fiyatlarında kalmıştır. Enflasyonun beklentilerin oldukça altında kalarak olumlu sürpriz yapmasında kuşkusuz, fiyat artışları ertelenen ürünlerin ve daha önemlisi piyasadaki sert durgunluğun da etkisi bulunmaktadır. Enflasyonun yıl sonuna doğru, döviz kurunda istikrar korunduğu ve yönetimli fiyatlar çok artmadığı takdirde baz etkisiyle birlikte yüzde 16 düzeyine gelmesi beklentiler dahilindedir.

Durgunluk ankette görülüyor
Şubat ayındaki sürpriz sonuçta piyasa durgunluğunun etkisi bu nedenle dikkatle izlenmesi gereken önemli bir konudur. Ekonomide diğer göstergeler ve Odamız tarafından yapılan anket çalışmaları da durgunluğun ciddi boyuta ulaştığını göstermektedir. Durgunluğun aşılması noktasında en önemli husus ise tüketici ve yerli ve yabancı yatırımcı güveninin güçlenmesidir. Bunun için ekonomi yönetiminde kararlılık, şeffaflık ilkeleriyle açık iletişim öncelikli olmalıdır. Kısa dönemde ekonomide büyüme, enflasyon, kur ve faiz cephesinde olumlu değişim için tek çözüm yolu, büyük bir güven yaratacak köklü yapısal reformların başlatılmasıdır. Seçim sonrasındaki süreçte yapısal reform adımlarının ivedilikle, geniş bir uzlaşı ile atılması son derece önemli olacaktır. Batı Akdeniz Bölgesi enflasyonuna ilişkin de değerlendirmede bulunan Başkan Çetin, “Bölgemizdeki TÜFE artış oranı, aylık bazda yüzde 0,52, iki aylık bazda yüzde 1,76 ve yıllık bazda yüzde 20,88 olarak gerçekleşmiştir. TR61 Bölgesi (Antalya-Isparta-Burdur), 26 bölge arasında aylık enflasyonda 5., iki aylık enflasyonda 7. ve yıllık enflasyonda ise 13. sırada yer almıştır. Bu oranlara göre Antalya, Isparta ve Burdur illerini kapsayan Batı Akdeniz Bölgesi’nin, aylık, iki aylık ve yıllık değerlendirmede Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu görülmüştür. “ dedi.


Kalıcı tedbirler şart gözüküyor
Öte yandan Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır da Şubat ayı enflasyon değerlendirmesinde bulundu. Tüketici enflasyonun Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 0.16, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 19.67 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 17.93 artış gerçekleştiğini belirten Çandır, yurt içi üretici enflasyonunun ise bir önceki aya göre yüzde 0.09, bir önceki yılın aynı ayına göre 29.59 ve 12 aylık ortalamalarda göre ise yüzde 29.97 artış gösterdiğine dikkat çekti. Çandır, enflasyonun son 4 aydır düşüş eğiliminde olduğunu belirtti. Enflasyonun yönünü belirleyen çekirdek enflasyonun aylık – 0,27, yıllık 18,12 olarak ilan edildiğini belirten Çandır, “Şubat ayı için ortalama yüzde 0,50 ve yıllık olarak da yüzde 20’nin üzerinde olan piyasa beklentisinin oldukça altında kalan bu rakamlar, alınan tedbirlerin bir sonucu olarak görülebilir” dedi. Tarım ve gıda enflasyonundaki düşüşe işaret eden Çandır, “Son dönemde enflasyon denince ilk akla gelen ve gerek ülkemiz gerek kentimiz gündeminden hiç düşmeyen tarım ve gıda ürünlerinde yüzde 1.5 civarında olan beklentiye karşılık yüzde 0.90’lık bir gıda enflasyonu ilan edilmiştir. Böylece tarım ve gıda da yıllık enflasyon yüzde 30’un altına düşerek yüzde 29.25 olmuştur” dedi. Çandır, fiyat artışlarını baskılamak amacıyla yapılan tanzim satışların tüketici enflasyonu üzerinde piyasa beklentisinin ötesinde bir baskı yarattığını bildirirken, “Bu yıl gerek aşırı mevsim etkilerinden ve arz eksikliğinden gerek girdi maliyetlerindeki aşırı artışlardan dolayı geçmiş yıl ortalamasının üzerinde yaşanan fiyat artışlarını baskılamak amacıyla yapılan tanzim satış uygulamaları, manşet enflasyon (TÜFE) üzerinde piyasa beklentisinin ötesinde bir baskı yaratmıştır. Ancak işin esasına, özüne ve yapısına yönelik kalıcı tedbirler ve çözümler üretmeden bu baskılara devam edilirse, bir süre sonra üretken kesimin tüm taraflarına hayati hasarlar verme riskiyle karşı karşıya kalırız” değerlendirmesinde bulundu.

Daha pahalıya yedik
Son 15 yıl değerlendirildiğinde şubat ayının en düşük 4. aylık enflasyonu yaşanırken, en yüksek yıllık enflasyonun görüldüğüne işaret eden Ali Çandır, “Bu düşüşte başı tüketici enflasyonu çekmesine rağmen çekirdek enflasyondaki son 15 yılın ortalamasında bir düşüş yaşıyor olmak, kamu ve mevsim etkilerinden ari mal ve hizmet enflasyonunun istenilen hızda düşmediğine işaret etmektedir. Bu durum yukarıda belirttiğim işin esasına yönelik çözümlerin henüz üretilemediğini teyit etmektedir” dedi. Burdur, Isparta, Antalya illerini kapsayan Batı Akdeniz’in enflasyon rakamlarını değerlendiren  Çandır, Şubat ayında bölgede tüketici enflasyonunun yüzde 0.52 ile ortalamanın üzerinde, 26 bölge içerisinde 5.sırada yer aldığını kaydetti. Batı Akdeniz’de yıllık enflasyonun da yüzde 20.88 ile Türkiye ortalamasının üzerinde gerçekleştiğini belirten Çandır, “Bölgemiz enflasyonu, yüzde 5.5 ilan edilen eğitim, yüzde 1.37 ilan edilen gıda ve yüzde 0.92 ilan edilen mobilya harcama kalemleri nedeniyle ülkemiz ortalamasından yüksek çıkmıştır. Diğer taraftan yüzde –0.86 düzeyinde düşen haberleşme harcamasıyla da ortalama enflasyonun altında kalmıştır” dedi.

Döviz faiz sarmalı
Önümüzdeki dönemde de enflasyonun seyrini birinci derecede dövizin etkileyeceğini bildiren Çandır,  döviz fiyatlarının ise faiz oranına duyarlı olduğuna dikkat çekti. Faizi düşürme kararının, dövizi tırmandırma riskini taşıdığına işaret eden Çandır, şu değerlendirmede bulundu:“Önümüzdeki Çarşamba günü toplanacak TCMB Para Politikası Kurulu faiz oranları kararında herhangi bir değişiklik beklenmemekte, buna karşılık Haziran ayındaki toplantıda faizde bir düşüş kararı beklenmektedir. Ancak mevcut koşullarda faizi düşürme kararı, döviz fiyatlarının tekrar tırmanma riskini bünyesinde barındırmaktadır. Burada iki temel tercihten hangisinin seçileceği kararı tamamen politik bir karar olacaktır. Ya dövizdeki ve enflasyondaki artış riski göz ardı edilerek büyümeye odaklanılacak ya da dövizi ve enflasyonu stabilize edip büyüme göz ardı edilecektir. Önümüzdeki aylarda bu tercihlerden hangisinin seçileceğini hep birlikte göreceğiz.” HABER MERKEZİ

Facebook'la Yorumla
İlk yorum yazan siz olun
Adınız Yorumunuz
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

BENZER HABERLER

1