BAK ŞU KONUŞANA

Teslime Tosun

Dün sosyal medyada gezinirken meslektaşım Ali Buldu’nun twetini gördüm. Ali kardeşim kendisine gelen bir ihbar üzerine “Muhittin Mustafa Böcek Lisesinde yeni skandal! Ders sırasında bir sınıfa köpek giriyor ve öğretmen köpeği elektroşok cihazıyla dışarı atıyor. Bu şok iddia eğitim camiasında tartışmaya yol açtı. Köpek sınıfa nasıl girer? Her öğretmende elektroşok cihazı var mı? Öğrencileri düşünen yok” demiş.

Bu paylaşımın hemen ardından ikinci bir paylaşım daha yaptı. “Muhittin Mustafa Böcek Lisesi müdürü Hakan Demir açıkladı. “Öğrencilerimizin kurduğu kulüp de kedi ve köpeklerimiz var. Sınıflara kadar giriyorlar. Öğretmenimizin fobisi olduğu için elektroşok cihazı kullanmış ama zarar vermemiş. Öğrencilerde korkmuş. Öğretmen uyarıldı, elektroşok cihazı getirilmeyecek” diye.

"Bak şu konuşana" dedim içimden

En başından başlayalım.

Bu Muhittin Mustafa Böcek lisesi bitmeyen olayların lisesi oldu artık. Geçtiğimiz günlerde bir veli ve yakınları, ellerini kollarını sallayarak okula girdiler. Sınıflara kadar gittiler ve bir sınıfa dalıp, çocuğuyla kavga eden başka bir öğrenciyi alıp evire çevire dövdüler, tehditler savurdular, koridorlarda sürüklediler. Öğrenciler korkudan nereye saklanacaklarını bilemediler. Sonra da yine ellerini kollarını sallayarak çıkıp gittiler. Olay daha sonra karakolluk oldu. Yargı süreci devam ediyor.

Peki o gün ne olmuştu okulda? Nöbetçi öğretmen, okul idarecileri nereye gitmişlerdi?

İddiaya göre müdür; müdür yardımcıları, nöbetçi öğretmen olan erkek öğretmenlerin neredeyse hepsi toplu olarak Cuma namazı kılmak için camiye gitmişler.

Kadın öğretmenler gözü dönmüş, bu adamlar karşısında ne yapabilirlerdi ki?

Bir kadın öğretmen elinin altında sopa alsa, gözü dönmüş saldırganlar iki saniyede elinden sopayı alıp, kadın öğretmeni döver. Silah kullanması, okula silah getirmesi bile düşünülemez.

Saatler ayarlanmadığı için sabahın kör karanlığında yollara düşüyor öğretmen ve öğrenciler. Yine aynı karanlıkta eve dönüyorlar. Muhtemelen böyle bir olay daha yaşamamak için, karanlıkta gaspçısı, tacizcisiyle uğraşmamak, kendi güvenliğini sağlayabilmek için yanında elektroşok cihazı taşıyordu o öğretmen.

Gelelim dün yaşanan olaya.

Türkiye’nin dört bir yanında köpeklerin saldırısına uğrayan çocukların insanların haberleri her gün sosyal medyaya veya haber kanallarına düşüyor. Daha birkaç hafta önce Gaziantep’te yaşanan minik Asiye’nin iki pitbull köpeği tarafından parçalanmasını canlı, canlı izledik. Millet yasaklı köpekleri sokaklara bırakmaya başladılar.

Okulda köpeğin ne işi var sayın müdür bey?

Öğrenci sokakta bulduğu bir pitbull cinsi köpeği okula getirse ve Allah yaşatmasın ama bir kaç çocuğu parçalasa sorumlusu kim olacak?

O çocuklar veteriner yüzü görmeyen, çoğunluğu aşılı olmayan sokakta yaşayan kedi ve köpeklerden hastalık kaptıkları zaman, kist aldıkları, akciğerlerinde, karaciğerlerinde kist oluştuğu zaman, bir yerlerine kene yapıştığı zaman ne yapacaksınız? Müdür bey o aile sizin yakanıza yapışmayacak mı?


Gelelim elektroşok kullanan öğretmenin durumuna. O da muhtemelen benim gibi köpek fobisi üst seviyelerde geziyor. Ben o öğretmenin yaşadığı eziyeti, stresi, paniği, korkuyu çok iyi anlayabiliyorum.

Okul koridorunda dolaşıyorsun, karşında kocaman bir sokak köpeği ve dişlerini çıkarmış hırlıyor. Ben olsam altıma yaparım korkudan. Eğer öğretmenin bu zaafını fark eden öğrenciler varsa, sırf eğlence olsun diye öğretmenin o korkulu haline gülmek için bile dışarda buldukları köpeği sınıfa getirip öğretmenleriyle eğlenmeye çalışırlar.

Bir insan köpek fobisi olduğu için uyarılır mı? O kadın öğretmen yaşadığı stresle nasıl ders anlatsın öğrencilerine? Her an sınıfa bir köpek girecek korkusuyla, bu eziyetle ders mi anlatılır?

Bu korkuyu yaşamayanlara anlatmak imkansız gibi bir şey. “Korkmayın bir şey yapmaz” demiyorlar mı yıllardır bu cümleleri duymaktan bıktım. “Onlar da can, onların da yaşama hakkı var” argümanı karşısında sanki köpek korkusu olanlar köpeklerin toplu katliamla öldürülmesini istiyormuş gibi davranıyorlar bize.

Herkesin bir fobisi vardır. Bir çok insanın korkudan ne yapacağını bilemediği yılan karşısında ben çok soğukkanlıyımdır. Çocukluğumda bile elimle tutar, sallayarak eğlenirdik.

Bu hayvan sever müdür bey için Haziran ayında dağlara çıkıp, ona bir yılan bulup getireceğim ve kendisine hediye edeceğim. Bakalım kabul edecek mi? Evinde beslemek üzere bir fare hediye etmek isterim. Kedi de hayvan fare de! Ne var bunda?

Veya ben o öğretmenin yerinde olsam, bir koyun veya inek alır okula getiririm. 15-20 kadar da tavukları salarım okulun bahçesine. Müdür beyin basın açıklamasına göre nasıl olsa kulüp de kurulmuş. Okulun bir köşesinde inek de beslensin, koyun da. Tavuklar bahçede dolaşsın. İnek ve koyunun sütünden yararlanırlar, tavukların yumurtalarından. Öğrenciler de ne güzel hayvan sevgisini de yaşamış olurlar.

Köpek de hayvan, tavuk da ne var yalan mı? Tavuklar da can, onların da yaşama hakkı var.

Sayın müdür Hakan Demir bey, okulda, sınıfta kedi köpek beslemeyi bırakınız da, öğrencilerinizi sınıflara kadar girip döven saldırganlardan korumak için neler yapabilirsin ona bak. 

Bu arada basın açıklaması demişken, hiç huyum değildir ve bir basın mensubu olarak buna karşıyım ama ne yapayım, bu gün bunu yazmak zorunda kaldım.

Başka bir konu için herhangi bir basın mensubu Muhittin Mustafa  Böcek Lisesi müdürü Sayın Hakan Demir’i arasalar ve konu hakkında bilgi edinmek isteseler, sayın müdür Demir’in ilk söyleyeceği şey ne olurdu?

Ben söyleyeyim. “Biz 657 sayılı devlet memurları kanununa tabiyiz, basın açıklaması yapamayız”

Sayın Müdür Hakan Demir beyefendi, peki burada ne yapmış oldunuz? Yaptığınız bir basın açıklaması değil mi?

Sayın İl Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Er beyefendi,  657 sayılı devlet memurları kanunu Hakan Demir müdürümüze işlemiyor mu?