HAFTASONU EĞLENCESİ

Teslime Tosun


Geldik hafta sonuna ve başlasın hafta sonu eğlencesi.. 

Eğer sanık veya müşteki değil iseniz, karakollar en gerçekçi dramları ve çok eğlenceli komedileri izleyebileceğiniz ender mekanlardır.  


 Hayal gücünüzün yetmeyeceği konuları  karakollarda gerçek olarak karşınızda bulabilirsiniz. 

Ben olayın başlangıcında yoktum. Olaya sonradan dahil oldum.  Olayın başlangıcının bir kısmını efsane kameramanımız Mehmet Kılıçaslan, geri kalanını polislerden öğrendim. 

Yer Demircikara Karakolu. 

Ben geldiğimde olay bitmiş, ortada ise elinde A4 kağıdı ile sırıtan bir adam var. Bir komiser yardımcı, polisler ve bizim aramızdaki adıyla Kılıç, yani Mehmet Kılıçaslan  gülüyorlar. 

Ben gelmeden yaklaşık 2-3 saat önce karakola ciddi bir suratla adamın birisi müracaat eder. "Ben" der, "Eşimden şikayetçiyim" Polisler "Nedir kardeşim şikayetin" derler. Adam yine çok ciddi bir yüzle "Eşim benimle birlikte olmuyor. Kendisinden şikayetçiyim" der. 

Polisler acaba yanlış mı anladık diye tekrar sorarlar adam yine aynı saflık ve ciddiyetle "Benim eşim benimle birlikte olmuyor. Geceleri başka yatakta yatıyor. Ben birlikte olmak istiyorum ama bu seferde bana kızıyor, kötü kötü sözler söylüyor" diyor. Polisler gülüyorlar filan "Ya git kardeşim işine" diyorlar ama bu arada adamcağızında oldukça saf birisi olduğunu fark ediyorlar. 

Adam çaresizce ısrarcı. "İllaki eşimden şikayetçiyim. Çağırın onu. Kızın biraz ona. Evlilik kağıdına imza attı. Benimle yatmak zorunda" diyor. Olaya komiser filan dahil oluyor, ama bir türlü adamı ikna edip karakoldan gönderemiyorlar. 

Bunun üzerine eskilerden bir polis, adamcağızın çaresizliğine üzülmüş ve  "Komiserim bu saf adamla evlenen, emin olun bundan daha saftır." diyerek sorunu çözmek için komisere planını anlatıyor. Plan komiserin aklına yatıyor. Eğer kadın da karşısındaki adam kadar saf ise sorunu çözecekler. 

İki polis devriye arabası ile adamın evine gidiyorlar ve kadını alıp, karakola getiriyorlar. Komiserin karşısına dikiyorlar. Komiser kadına "Bak, senin kocan senden şikayetçi. Sen onunla birlikte olmuyor, beraber yatmıyormuşsun. Doğru mu bu durum? Seni bu yüzden tutukladık." diyor. Kadın adamdan daha saf. Galiba mahalleli iki saf genci evlendirmişler. 


Neyse kadın korkarak "Ama çok kokuyor" diyebiliyor.  Komiser adamı çağırıyor. "Bundan sonra her akşam banyo yapacak ve her sabah-akşam dişlerini fırçalayacaksın" diyor. 

Komiser daha sonra yine arıza çıkmasın diye koftiden bir yazı kaleme alıyor.  A4 kağıdına hazırladıkları kofti yazıda "Ben Ayşe. . . . , bundan sonra kocam Hamit . . . her  istediğinde birlikte olacağım. Ben Hamit. . .  her sabah ve akşam dişlerimi fırçalayacağım. Her gün duş alacağım" şeklinde bir yazı hazırlayıp, kadına ve adama imzalatıyorlar.  
İmzalanan  bu sözleşme kağıdını adama veriyorlar. İşte ben o sırada gelmiştim. 

Karakoldakiler yıkılıyor gülmekten. Mutluluktan gözlerinin için gülüp, kulaklarına kadar sırıtan adam almış eline kadının imzaladığı kağıdı kadına doğru sallıyor.  "Hadi bakalım, hadi. Şimdi de istemiyorum de, de göreyim seni" diyor. 

Sonu ne oldu bilmiyorum ama "Susuz bahçeye sögüt, delinin aklına da öğüt dayanmaz" derler.  

NOT: Bu arada bilgi vermeden geçemeyeceğim. 90'lı yılların başında Demircikara Karakolunun her yerini biliyorum ama alt katta ne var bilmiyorum. Kimse de oraya inip-çıkmıyor. Hep merak ettiğim için bir gün alt kata giden merdivenlerini indim. Aşağı indiğim anda ağzım bir karış açık kaldı.  Binlerce kitap öylesine atılmış halde öbek öbek duruyordu.  Bakıyorum kitaplara aman Allahım muhteşem eserler ama ben bunların hiç birisi kitapçılarda görmemiştim. Bir kaç tanesini kucakladım ve yukarı çıktım. Başkomisere "Abi bunları aşağıda buldum. Çok güzel kitaplar, okuyup geri getireyim" dedim. Başkomiser, "Kızım deli misin. Onlar yasaklı kitaplar. Darbe sırasında toplanmışlar. Buradan çıkaramazsın. Okumak istiyorsan gel, aşağıda oku dedi. 80 darbesinden sonra ne kadar yasaklı kitap, ne kadar toplatılan kitaplar varsa, karakolun altındaki mahzene yığılmıştı. 
Yıllar sonra orada gördüğüm ve okumak için deli olduğum kitabı buldum ve aldım. Server Tanilli'nin "İnsanlık tarihine giriş" kitabının ilk cildiydi. Sonradan bu kitabı "Yüzyılların gerçeği ve mirası" adı altında buldum ve tüm ciltlerini aldım. Şimdi kütüphanemde.