ÖDÜLÜNÜZ KAÇ BAĞIŞLIK?

Teslime Tosun


İstanbul’da bazı ajansların veya kendilerine alengirli isimler uydurarak kurulan firmaların Anadolu’da özellikle ilçe Belediyelerini gözlerine kestirip, parayla ödül satma işi oldukça çoğaldı.

Geçtiğimiz günlerde Döşemealtı Belediyesinin ücretle satın aldığı ödül olayını yazmıştık.

Bu gün daha enteresan bir olayı size anlatacağım.

Bu firmaların hedefine aldıkları belediyelerden birisi Manavgat Belediyesi olmuş. Manavgat Belediyesi Basın danışmanı sevgili Nalan Gür’ü tanımadığı bir numaradan aranmış. Karşısındaki hanımefendi gayet nezaketli bir şekilde firmasının ismini söylemiş ve Manavgat Belediyesinin kent meydanı projesiyle jüri tarafından ödüle layık görüldüklerini bildirmiş.

Nalan Gür, çalıştığı belediye ve Başkanı Şükrü Sözen adına buna çok sevinmiş. Sonra birden benim yazdığım yazı aklına gelmiş ve hemen firmanın adını sorup, jüri nasıl belirlendi ve bunun karşılığında belediyemizden bir talebiniz var mı? Diye sormuş. Karşısındaki kişi, “Başkanınızı kırmızı halında yürüteceğiz. CNN Türk ve bazı kanallarda canlı yayınlanacak. Ödülü filancanın elinden alınacak” dedikçe, Nalan’da ısrar “Belediye olarak bizden ne kadar talep ediyorsunuz?” diye sormuş.

Sonunda hanımefendi, “Büyükşehir Belediyesi olmadığınız, ilçe belediyesi olduğunuz için size 63 bin lira gibi bir katılım payı düşüyor” demiş.
 

Nalan, hanımefendinin sözünü ikiletmeden “Hanımefendi, bizim ücreti mukabilinde ödül almıyoruz” diyerek telefonu kapatmış.

Arkadaş bu ücreti mukabilinde ödül verilme işi zıvanadan çıkmaya başladı.

Geçenlerde de merkezi Ankara’da bulunan Kamu-Der diye bir dernek Gerçek Gazetesinin yazı işleri müdiresi Songül Başkaya’ya “Yılın iş insanı” olarak ödül vermişler. Bunu da bir ajans haber yapıp abonelerine geçmiş.

Sayın Başkaya’nın hem de bu ikinci iş insanı ödülüne layık görüldüğü bir ödülmüş.

Yahu arkadaş, Songül Başkaya, kocası Ahmet Başkaya’nın sahibi olduğu gazetede maaşlı yazı işleri müdiresi olarak görev yapıyor. Esnaflık yapması, başka yerde kendi adına bir iş kurması imkansız.

Basın kanununa göre gazeteciler, hele ki yazı işleri müdürleri başka işle, ticaretle filan iştigal edemezler. Yasaktır. Bu zaman zaman kontrol edilir, eğer başka bir işte çalıştığı tespit edilirse veya ticaret yaptığı belirlenirse hem basın kartı iptal edilir, yani gazetecilik yaptırılmaz, hem de mensubu olduğu gazete ağır bir ilan kesme cezası ile karşı karşıya kalır.

Bir yazı işleri müdiresini “İş insanı” ödülü verilir mi? Veriliyorsa, o gazetecinin “Ben iş insanı değil, gazeteciyim” diyerek bu ödülü kibarca geri çevirmesi lazımdı. 

“Ama bu ödüller ile kamuoyunda gündeme gelip, siyaset yapayım. Bakın ben ne kadar değerli birisiyim, Taaa Ankara’lardan bana ödül verdiler” diye gef gef gerilerek gezmek istiyorsanız o başka

Ben yine zehir hafiye rollerinde başladım araştırmaya. Ankara’dan bir arkadaşımı aradım. “Böyle bir dernek varmış ve bu dernek ödül törenleri filan hazırlıyormuş. Nedir bunun aslı bir bakar mısın?” dedim.

Yaklaşık 15 dakika sonra döndü. “Abla ne zaman paralandın sen” dedi. “Niye ki?” dedim. “Abla bunun gibi bir sürü ortalıkta dernekler çoğaldı. Böyle dernekler özellikle Anadolu’nun çeşitli kentlerinden, kendisini adam yerine konulduğunu hissetmek isteyenler, siyasete heveslilere ödül verip, bağış adı altında parasını alıyorlar. İşte ulaşabileceğin numara da bu dedi ve bir telefon numarası verdi.

Ben aradım verdiği numarayı. Kendisini Kamu-Der Genel Başkanı Cevdet Baştuğ’un baş danışmanı Orhan Özbek olarak tanıtan kişiye kendimi tanıtarak sordum, “Siz neye göre ödül veriyorsunuz? Diye Özbek, “Yönetim kurulumuz toplanır karar alır, veririz ödülleri” dedi.

“Sizin bir jüriniz filan yok mu? Bu ödüller hangi kritere göre veriliyor?” dedim. Başdanışman Orhan bey “Bizim il temsilcimiz var. O önerir, bizde ödülü veririz” dedi.

“Bunun karşılığında bağış aldınız mı? Veya aldınız ise ne kadar para aldınız?” Diye sordum.

“Sen polis gibi soru soruyorsun” deyip, suratıma telefonu kapattı.

Yeniden aradım ama bir türlü bana cevap vermedi.

Halbuki, bende bağış yapıp ödül almak istiyordum.

Şimdi gelelim Kamu-Der denilen derneğin işlevine, nedir bu dernek diye soracak olursanız anlatayım.

Derneğin kuruluş amacı tüzüğünde yazdığına göre “Dernek kamu görevlileri ve çalışanları ve emeklilerin özlük haklarının geliştirilmesini sağlamak ve bu konuda çalışmalar yapmak, üyelerinin kültürel faaliyetlerine destek vermek amacı ile kurulmuştur” deniliyor.

Ama genel başkan olarak gözüken Cevdet Baştuğ’da siyasetçilerle bir arada olmak için kendisini parçalayan birisi. Eski bakanlardan Abdülkadir Aksu’yu ziyaret etmiş, Fatih Erbakan’ın kurduğu partinin kongresinde “özel konuğuyum, vip’de oturuyorum” diye yayın yapıyor. Cumhurbaşkanına methiyeler düzüp, son günlerde ise Kılıçdaroğlu ile bir programda çekildiği tahmin edilen fotoğrafını yayınlamış. Yani dümeni Kılıçdaroğlu’na doğru kırmış.

“Derneğin tüzüğü ne?, bunlar ne yapıyor?” demeyin,

Antalya’da plaket işi yapan arkadaşıma sordum. “Şöyle ortalama bir plaket ne kadar diye” “En iyisi, en afillisi taş çatlasın 100 lira” dedi. Ortalaması 50-100 arasında değişiyor.

Kamu-der’ciler galiba toptan almışlar, elleri bol maşallah herkese aynı plaketi dağıtıyorlar. Hatta Anadolu’da bazı illerde filan, ödülü götürüp adamın mekanında kendisine veriyorlar. O derece yani.

Gelelim Antalya İl temsilcisine.

Kamu-Der’in Antalya’daki temsilcisi İhsan Üre diye birisi gözüküyor. Atatürk Parkı işletmecileri Derneğinde de yer almış orta boy bir esnafımız. Aradık onu da telefonla, cevap vermedi.

Burada bir tek Songül Başkaya’yı aramadım. Ben biraz patavatsızım. “Ödül almışsın tebrik ederim” demek yerine, “Ne kadara aldın ödülü bakayım” derim. Bütün havasını söndürürüm diye aramadım.


Yazıktır, azıcık havasını atsın

Arkadaşlar, özellikle CHP’li ve CHP’de siyaset yapacak arkadaşlar, paranızı kaptırmayın böyle şeylere.