OĞLU İÇİN HAPİSE ATILDI

Teslime Tosun

İyi bir hafta geçirmenizi diliyorum.

İşin açıkçası ne yazacağımı, nasıl yazacağımı bilmiyorum.

Her zamanki gibi doğru bildiklerimi sizlerle paylaşmak isterim.

Manavgat Belediye Başkanı Niyazi Nefi Kara’nın gözaltına alınmasıyla Antalya’daki CHP’liler ilk şoku yediler.

İl Başkanı önde, partinin ileri gelenleri arkada hep beraber büyük bir öfkeyle Manavgat’a doğru yola çıktılar.

Sosyal medyadan Manavgat Belediye Başkanı Nefi Kara için destek mesajları arka arkasına geldi.

Klavyelerin efendisi olan partililer ağız dolusu iktidara saydırırken rüşvet alındığına dair görüntüler ile ikinci şoku yediler. Burada bir kumpas olduğunu, belediye başkan yardımcısının çikolata kutusunun içinde olanlardan haberi olmadığının açık seçik ortada olduğunu beyan ederlerken, baskından önce rüşvet verildiği andaki görüntüler ile 3. Şoku yemiş oldular.

Adam orada açık-seçik söylüyor yüz milyona tekabül eden 110 bin doların içki şişesinin altındaki çikolata kutusunda olduğunu.

Klavyelerin efendileri bu görüntüler de ortaya çıkınca azıcık frene basar gibi oldular.

Meğer yaşananlar sadece küçük öncü darbelermiş. Büyük şok Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Muhittin Böcek’in gözaltına alındığı zaman geldi.

Sayın Kara, zannedersem bu gün mahkemeye çıkartılacak.

Niyazi Nefi Kara’yla ilgili şikayetçisi Zafer Süral’in Mastob üyelerine hitaben yazdığı iddia edilen bir yazı ulaştı.

Eğer yazılanlar doğru ise Süral, kısaca olayı şöyle özetlemiş. “Nefi Kara önderliğinde yeğeni H.C.G. koordinasyonundaki ekip tarafından istenenler rüşvet değil artık haraca dönmüştü. Yaptığımız her işten, gereken her belgeden, belediyeden bitecek önemli yada önemsiz her işten, iş verdiğimiz tüm taşeronlardan inanılmaz rakamlar ve komisyon almaları yetmezmiş gibi bir de kendilerini kral ilan edip, “Vereceksin, yapacaksın, vermezsen sana şunu yaparım gibi emirlerle , tehditlerle bizleri köle yapıp, sanki bizler namusuyla para kazanan insanlar değiliz de sanki uyuşturucu satıyoruz da bize göz yumuyorlar edasında aba altından sopa gösteriyorlardı.” Diye devam ediyor.

Tekrar ediyorum. Eğer bu cümleler doğru ise, eğer Zafer Süral bu ifadeyi savcılıkta da verdiyse TCK 250’ye göre “Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi” diye devam eder.

Yani rüşveti aşıp daha ağırı olan “İcbar suretiyle irtikap”

‘İcbar’ yani zorlama, zorunda bırakma demektir.

Allah yardımcıları olsun.

Ama Sayın ABB Başkanı Muhittin Böcek’in başına gelenleri anlamak gerçekten zor. Benim yarım yamalak hukuk bilgimle “Babanın yaptığı eylemden oğlu, oğlunun yaptığı eylemden de babasının sorumlu olmadığını” bilirdim.

Dava dosyasındaki belgeleri, bilgileri ve delilleri bilmeden yazıyorum bu yazıyı. Sayın Böcek’in ifadesine göre şekillendirerek yazacağım.

Adam açık açık söylemiş “Kızım gibi sevdiğim gelinim Zeynep’i üzmeyin dedim. Benim malvarlığım ortada. Bir ev almak için başkasına minnet edecek adam değilim” diyor.

Bir baba olarak tek evladından çektiğini, hiçbir muhalefet, hiçbir rakibinden çekmedi..

Gökhan Böcek’in babası yani Muhittin Böcek kendisini bildi bileli başkan.

Bu nedenle hiçbir zaman normal bir çocuk olmadı, olamadı. Her zaman etrafında bir çok insanlar vardı. Herkes oğlan istemese bile etrafında pervane oldular. Orantısız şımartıldı. 

Annesinin-babasının tek evladı olarak onların ilgisini, sevgisini bir kenara bırakın çevresi tarafından sürekli kendisine ilgi gösterildi, sürekli ne istediyse yapıldı.

Babası belediye başkanı, annesi Kemer’in en zengini olarak bu çocuğun peşinde uyuşturucu torbacıları da koştu, kısa yoldan köşe dönmek isteyenlerde Gökhan Böcek’i elde etmeye çalıştı.

Kimisi barda görüntülerini çekti, kimisi değişik yollara girdi. Oğlanın peşine kadın veya kadın görünümlü insanlar taktılar ya.

Bu kadar şımartılmaya, bu kadar paranın içinde yüzmesine rağmen bu güne kadar düşe-kalka büyük bir skandala imza atmadan gelebildi.

Siyasetin içinde büyüdü.

Muhittin Başkan bir baba olarak bildiğim kadarıyla bir çok şeyden oğlunu korumaya çalıştı. Üniversiteyi bitirince hemen askerliğini yaptırdı. Bedelli olsa dahi bir hafta 10 gün artık ne kadarsa o askeri elbiseyi giydirdi.

Bir baba olarak oğlunu evlendirerek mürüvetini de gördü. Artık oğlunun kendi sorumluluğunu alma vakti gelmişti.

Daha önce Muhittin Böcek’in arkasında hep ağabeyi Şadi Böcek vardı.

Şadi ağabeyi onun sırdaşıydı. Onu kaybedince doğal olarak oğlu Gökhan Böcek yerini almış oldu.

Artık kendi sorumluluğunu almasını istediği oğlunun eşiyle olan tartışmalarına, sorunlarına hiç karışmadı. Zaten bunu da önceki gelini Zeynep bir sitem mesajıyla kendisine bildiriyordu.

Oğlunun kendi eşinden boşanmasına ve bir çocuk annesi dul bir kadınla birlikte olmasına şiddetle karşı çıktı.

Ama oğluna söz dinletemedi.

Bu dönemde oğlu ile arasına mesafe koydu. Kendisiyle görüşmedi. Uzun denilebilecek bir süre muhatap olmadı.

Bu konuyla ilgili haberler çıkmaya başlayınca kerhen oğluyla fotoğraflar verdi.

İşte o süreçte anladığım kadarıyla oğlu Gökhan Böcek eşinden boşanabilmek için tazminat şartı olan evin parasını Yusuf Yadoğlu denilen adamdan artık adına avanta mı denir, borç mu denir, yoksa rüşvet mi bilemem almış!

Muhittin Böcek’in “Tüm samimiyetimle söylüyorum eski gelinime ev alındığını şimdi sizden öğreniyorum” demesi bundandır muhtemelen.

Başkan Böcek savcılık ifadesinde "Benim mal varlığı değerim ortadadır. Bir tane ev için başkaca bir şahsa minnet edecek durumda değilim. Ancak belirttiğim gibi oğlum Gökhan ile diğer şahıslar arasındaki ilişkilerden haberdar değilim. Oğlumun belediye üzerinde hiçbir nüfuzu söz konusu değil" demiş.

Velhasıl sevgili arkadaşlar, kendisi değil çevresi tarafından orantısız şımartılmış oğlunun aldığı paradan Muhittin Böcek sorumlu tutularak tutuklanmış oldu.

Her zamanki Muhittin Böcek şansı burada tutmadı. 

Oğlu için hapise atılmış oldu. 

Benim görüşüm böyledir!

NOT: Duyduğum kadarıyla ABB Başkanı Muhittin Böcek'in tutuklanması üzerine başkanlık koltuğuna oturma ihtimali olanlar hesap peşine şimdiden düşmüşler. Böcek ölüm döşeğindeyken bunu yapan tecrübeli olanlar işi biliyorlar. Ama yenileri için söyleyeyim "Kul kurar, kader gülermiş"