ÜMİT UYSAL

Teslime Tosun

KÖŞEBAŞI

Dün Muratpaşa Belediye Başkanı sayın Ümit Uysal ile görüştük.

Av. Ümit Uysal ile bizim hukukumuz çok eskilere dayanır. Mesela CHP Antalya il teşkilatında ilk görevi Gençlik kolları başkanı seçildiği gün gidip haberini yapmışım. O zamanlar saçları biraz uzun ve simsiyahmış. O gazete küpürünü ona göndermiştim ama bu konunun üzerine hiç konuşmadık.

Sonraki dönemlerde ise avukatlık mesleği ile siyaseti birlikte yürütmeye çalıştı. Çok başarılı bir il başkanlığı sürecinden sonra kendisini hazır hissettiği gün belediye başkan adaylığı için ortaya çıkmıştı. Ancak şartlar oluşmamış ve bu girişimi kadük kalmıştı. Bir süre siyaseti uzaktan yapmaya başladı. Mesleğine ağırlık verdi. Çocukları için çalışması gerekiyordu.

Sonra bir gün siyasi çarkıfelek'in ibresi onu işaret etti. İyi ki de etmiş. İlk döneminde Süleyman Evcilmen'in yeniden aday gösterilmemesi gerektiğini savunanlardanım. Ancak Muratpaşa'ya bir kadın aday olması gerektiğini de savunmuştum.

Neyse doğru isim olan Ümit Uysal oldu. "Süleyman Evcilmen'in karşısında ezilecek, bitecek, Evcilmen ezip geçecek" söylemlerine verilen gazlara rağmen girdi ve kazandı. Bu saatten sonra ise kendisi istemediği sürece o koltuktan biraz zor indirilir gibi geliyor bana. Çünkü komşularım dediği, hemşehrilerim dediği Muratpaşa'da yaşayanlar ile arasında özel bir bağ kurmuş. Muratpaşa'nın dokusunu bildiği için o dokunun içinde kendiside kaybolmuş.

Akçeli işlerle işi olmaz. Avukatlık yaptığı dönemden çok çok daha az kazandığını biliyorum. Ailesinin zamanından kullanıyor. Bazen günde 17-18 saat filan çalıştığını söyledi. Buna can dayanmaz ama dayanıyor. Her gün Muratpaşa'nın çehresini değiştirmek için çabalıyor. Başarısız olmasını bekleyenlere inat, başarılı projeleri bir bir hayata geçiriyor. Engelsiz Cafe, Teneffüs Park gibi bir çok projeler model olarak başka belediyeler tarafından örnek alındı.

Bu köşeden Ümit Uysal'ı defalarca eleştirel yazılar kaleme aldım. Bu gün biraz hakkını teslim etmek istedim.

Adliye sakinleri ayrı bir yazı konusu olacak kadar renklidir. Vatandaş davası için bir saat gelir, bir gün gelir ama adliye sakinleri her gün oradadır ve aralarında tanımlanmayacak güçlü bağ vardır. Adliye sakinlerinin arasındaki dayanışma hiç hiçbir kurumda yoktur. Çünkü birbirlerini zora sokacak hiçbir şeyi karşısındakinden talep etmezler. Birbirlerinin hukukuna saygılıdırlar. Herkes kimin ne yaptığını ve hangi karakterde olduğunu da bilir.

Her gün adliyede birlikte olduğumuz için, o samimiyet ve gülümsemeyle "Ben senin ciğerini bilirim" dedi. Bu sözlerin arkasında ne yattığını ikimizde biliyorduk. Gerçekten benim ciğerimi bilir, bende Sayın başkanın ciğerini bilirim. Fazla söze gerek yok. Ortada adliye kardeşliği var.