TANRILAŞTIRILMAYA DİRENİYOR

Dün basın bayramı nedeniyle Konyaaltı Belediye Başkanı Sayın Semih Esen Antalya basını ile bir araya geldi.

Sayın Esen’in basınla buluşmasındaki konuşmaların başlıklarını bu gün diğer gazeteci arkadaşlarımızın yazdığı haberlerden okuyabilirsiniz.

Başkanın tespitleri ve bir bütün olarak değerlendirildiğinde çok değerli bir konuşmaydı.  

Ben size toplantıdan sonra konuşulanları yazmak istiyorum.

Sayın Esen’le toplantıdan sonra sevgili meslektaşım Ali Buldu’yla birlikte birer kahve içmek için bulunduğumuz otelin alt katında havuz başında buluştuk.

Zaman zaman siyasetçi-gazeteci şakalarının yapıldığı sohbetimizde Başkan Semih Esen’in altını çizdiği en önemli konu, değişim adına hareket eden ve muhtemel CHP Genel Başkanı olarak görülen Ekrem İmamoğlu’na alttan alta yanaşıp, destek veren bazı belediye başkanlarının aksine Kemal Kılıçdaroğlu’na sonuna kadar bağlı kalacağını söylemesi oldu.

Partideki değişimin getireceği rüzgar ile Antalya’da bir çok siyasi figürlerin değişip, sahneye yeni siyasetçilerin çıkabileceğini altını çizerek “Bu anlamda mevcut belediye başkanları olarak hiç birimizin yeri garanti değildir. Ne Büyükşehir, ne Muratpaşa, ne Döşemealtı hiç birimiz yüzde yüz garanti yeniden belediye başkanlığına aday gösterileceğiz diye bir şey söz konusu değil. O günkü parti yönetimimizin ve üyelerimizin teveccühü belirleyecektir” dedi.

Bunun hemen devamında “Seçimi kazanabilmek için kriterleri alt alta yazınca ben Konyaaltı Belediyesine yeniden adayım. Benim Büyükşehirde gözüm yok. Büyükşehir Belediye Başkanlığı için kırsal kesimden de oy alabilecek aday olacaktır. Bu anlamda da Muhittin Böcek’den de daha iyi bir isim göremiyorum” dedi.

Delege seçimlerinden konuşurken, “Hiçbir belediye başkanının ne il örgütünde, ne de genel merkez üzerinde kamuoyunda bilinenin aksine etkinliğini, ağırlığını ben göremiyorum. Bakmayın siz öyle şu kadar delege kazandık, böyle genel merkezde şunu getiririm, bunu götürürüm denildiğine. Gerçekler hiç de öyle değil” dedi.

Bir ara Muratpaşa İlçe Başkanı ve yeniden adayı Hasan Şahin’in kendisini ziyaret edip destek istediği ile ilgili yazımı sordu “Gazeteciye sorulmaz ama sen nerden öğrendin bu olayı?” dedi.

Ben de gülerek, “Geçen akşamlardan birinde de gece saat 01.30 sıralarında önce mesaj attın, sonra mesajını silince Hasan Şahin sizi telefonla arayarak “Hayırdır başkan. Hem mesaj atıyorsun, hem siliyorsun? Diye sormuş ve Şahin ile uzun ve hayli sert geçen bir telefon görüşmesi yapmışsınız” dedim.

Başkan gülümseyerek izliyor ve buna dair sorular soruyordu.

Ali Buldu beni uyardı “Başkan bu işi iyice öğrenmiş, hem yalanlamıyor, hem de neyi ne kadar bildiğini ölçmeye çalışıyor” dedi.

Bende “Farkındayım: Bende onun bilmesi gereken kadar söylüyorum” diyerek espriler yaparak gülüştük.

Çoğu, yazılmamak kaydıyla olduğu için sohbetin tamamını yazamıyorum.

Ama şu kadarını söyleyeyim size, eleştirilmekten hiç de öyle gocunmuyor.

Hakaret ile eleştirinin karıştırılmadığı süre içinde. En büyük kutsalı ailesi.

Bir siyasetçinin çevresi tarafından tanrılaştırılması sürecinin dışında durmaya çalışıyor. 

Yani bir anlamda tanrılaştırılmaya direniyor

Belki farkında belki de değil ama Antalya siyasetinde tıpkı Muhittin Böcek tarzı gibi bir Semih Esen tarzı inşa ediyor ve bunu da yavaş yavaş başarıyor.

Karşısındaki insana değişik bir güven hissi veriyor.

Ne kadar başarılı olabilir bilmiyorum ama Sayın Esen CHP içindeki yankı odalarının haricindeki seslere kulak vermeye çalışıyor.

Genel merkezde bir sohbette söylemiştim. Sayın Esen’in bilgi, birikim, genel siyasete hakimiyeti ve tarzı ile kesinlikle Türkiye siyasetinde yer alması gerektiğine inandığım bir isim.

Bence belediye başkanlığı ile kendisini yıpratmak veya yerel siyasetteki cak-cıbırak adamlarla vakit geçirmek yerine bence Türkiye siyasetinde yer alması gerekiyor.

Şu söylediğime inanın, genel merkezdeki bazı adamların çaplarını ölçünce, Semih Esen gibi birikimli siyasetçilere gerçekten çok büyük ihtiyaç var.

NOT-1: Türkiye kamuoyu CHP ile Halk TV arasındaki sözleşmenin sona erdiğini Döşemealtı Belediye Başkanımız Sayın Turgay Genç’in sosyal medya paylaşımından öğrendi. Halk TV ile CHP arasındaki sözleşmede sadece MYK toplantıları, meclisteki grup toplantılarının canlı yayınlanması şeklinde. Buna rağmen Döşemealtı Belediyesi 2-3 ayda bir bu programa çıkıp ödeme yapıyormuydu?

Başka bir soru daha soralım peki Turgay Genç, aldığı talimat gereği sadece programı iptal etmek varken, bunu açık açık yazarak okların CHP Genel Merkeze, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na ve genel başkan yardımcısı Eren Erdem’e çevrilmesini neden sağladı?

Ha yeni aklıma geldi İstanbul seçimleri yenilendiğinde tüm belediye başkanları gibi Sayın Turgay Genç’de belediye çalışanlarının maaşları ödeyemez haldeyken, kendisinin o dönemde bindiği VİP araçla, belediyede çalışan personel bazı kadınları İstanbul’a Ekrem İmamoğlu’nun kazanması için çalışma yapmaya göndermişti değil mi?

Ben tahmin ediyorum, bakalım siz de bunun nedenini bulabilecekmisiniz?

NOT-2: Dün ayrıca söz verdiğim gibi AESOB Başkanı Sayın Adlıhan Dere’nin “Kutlu doğum haftası” na ben de katıldım. Söz verdiğim gibi emekli maaşımdan paraya kıydım ve ‘fişneli-çokalatalı’ pastamı aldım ve başkanın kapısına dayandım.

Ali Buldu kardeşim de çok anlamlı bir hediye almış. Bir tarafı kahve kupası, kupanın sapı ise silah şeklinde tasarlanmış bir hediye idi. Böylece “Dostça gelirsen kahve içeriz, düşmanca gelirsen silah çekeriz” mesajı verilmiş oluyor.

Adlıhan Dere Başkanımızın kutlu doğum haftası bu gün saat 17.00’ra kadar sürecek. Henüz kutlamayan varsa vakit daralıyor, uyarıyorum, geç kalmayın.