UYARMIŞ OLAYIM

İyi bir hafta geçirmenizi dileyerek bu haftaya başlayalım.

Son günlerde Antalya basın camiası resmen çeteleşmiş bir yapıyla karşı karşıya kaldı.

Kendi kendilerine basın mensubu payesi veren bu çeteyle ilgili bizim yapabileceğimiz tek şey yok saymak. Ama artık yok saymak fayda etmiyor.

Bir basın toplantısında masanın öbür tarafından bakınca hepimiz Antalya basını olarak değerlendiriliyor.

Basın toplantısını düzenleyen üst düzey bürokrat, seçilmiş belediye başkanları kimin basın mensubu kimin sosyal medya içerik üreticisi olduğunu bilmiyor. Bu nedenle hep birlikte aynı torbaya konuluyoruz.

Yazdıkları, yayınladıkları haber desen değil, köşe yazısı desen hiç değil ama kendilerine piyasa yapmışlar.

Basın camiasında çeteleşmiş bu ekip, hedeflerine birisini alıyorlar. Belediye başkanı, bürokrat fark etmiyor. Önce işaret fişeğini birisi atıyor. Aynı haberimsi yazı hemen ikincisinde, saniyeler içinde bir başka benim tabirimle çete mensubu yayınlıyor ve resmen kamuoyu oluşturuluyor.

Meslekleri küçümsediğim izlenimi olmasın. Çalışılarak ekmek parasını kazanan her bireye sonsuz saygım vardır.

Uzaktan gözlemlediğim içinde dolandırıcılıktan sabıkalısı da var, kerestecisi de var, bulaşıkçı, çaycısı da, avukatı veya hiçbir vasfı olmayanlarda da var.

Hepsinin sosyal medya hesaplarına girdiğiniz zaman önünüze anlı-şanlı üniversitelerden mezun diye yazan da var, sahte üniversiteden mezun olduğunu yazan da var.

Bağlı bulunduğumuz Antalya Gazeteciler Cemiyeti maalesef dernek statüsünde olduğu için bunlar üzerinde hiçbir yaptırım gücü yok!

Tabipler odasına kayıtlı olmayan doktor, Baroya kayıtlı olmayan avukat, eczacılar odasına kayıtlı olmayan eczası, inşaat mühendisleri odasına kayıtlı olmayan hiç kimse bu meslekleri yapamıyor.

Bu örnekleri çoğaltabiliriz.

Aynı zamanda “Ben doktorum, ben avukatım, ben eczacıyım” desem ‘sahte doktor, sahte avukat’ diye polis beni kulağımdan tuttuğu gibi savcı karşısına çıkartır.

Ama sahte basın mensubuna hiçbir yaptırım yok!

Üstelik ben sürekli basın kartı sahibi olduğum için yargılanmam basın kanunlarına göre oluyor ve atıyorum 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalıyorum. Ama sosyal medyada faaliyet gösteren bu çete mensupları ‘Bilişim suçlarından ‘ atıyorum 1 aydan-6 aya gibi komik bir şeyle yargılanıyorlar.

Geldiğimiz dijital çağda herkes kendisinin habercisi olmuş zaten.

Ama buna yasal bir düzenleme getirilmesi gerektiğine inanıyorum. Mevcut yasalar maalesef dijital çağın çok gerisinde kaldı.

NOT: Tutuklu bulunan Muhittin Böcek’in son günlerdeki paylaşımlarını gördünüz mü bilmiyorum ama ben psikolojisinin git gide bozulduğunu satır aralarından okumaya başladım.

Bir insan 26.5 yıldan bu yana kesintisiz belediye başkanı olarak görev yapmış. Girdiği hiçbir seçimi kaybetmemiş ve dile kolay tam 26.5 yıldan bu yana her gün evinden şoför almış, özel kalemi dahil en az 50 kişilik özel çalışma ekibi Böcek’in etrafında dönmüş.

26.5 yıldır üst düzey yaşayan Muhittin Böcek bir anda 4 adım enine, 8 adım boyuna bir odaya konulması git gide hem kronik rahatsızlıklarının hem de mental sağlığı açısından kritik noktaya geldiğini gözlemliyorum.

Bu benim görüşüm.

Bir dönem belediye başkanlığı yapanlar bile o koltuktan gidince psikolojileri alt-üst oluyor.

Bir de bunu bir ömür yapanları düşünsenize.

İçimde bir endişe var ve sizinle paylaşmak isterim.

Bu tür olaylarda “Buradan çıkamayacağım” düşüncesi bir süre sonra insanlarda psikolojik çöküntüye neden oluyor.

Bunun akabinde 4-8’lik o hücreden sadece ölümle çıkabileceğini düşünerek Allah korusun delice şeylere teşebbüs etmelerine neden oluyor.

Sayın Muhittin Böcek bir gün önce ulaşılamayan üst düzey hayatı tutuklanmasıyla alt-üst oldu. Hayatta tutunacağı bir oğlu vardı. Maalesef en büyük darbeyi ondan yemiş oldu.

Beklemediği isimler itirafçı oldu, kendisini sırtından hançerlenmiş olarak görüyor.

Böyle bir olayda o kişinin mental sağlığının yerinde kalabilmesi çok zor.

Ben buradan yakınlarını uyarmış olayım.

Başkanın kesinlikle psikiyatri ile görüşmesi gerekiyor. Yoksa geri dönülemez bir teşebbüste bulunduğu zaman herkes kaybeder.