Bu gün Antalya’daki gidişatla ilgili yazabildiğimiz kadarıyla biraz tespitlerimizi yazalım.
Antalya şu anda içte içe kaynayan ama henüz patlamayan bir yanardağ gibi. .
Son günlerdeki operasyonlardan sonra bazen duyduklarım karşısında küçük dilimi yutacak gibi oluyorum. İddialar yenilir yutulur cinsinden değil.
Yakında bunları sizlerde duyacaksınız.
Herkes birbirini ihbar ediyor. Antalya’dan Cimer’e hiç gitmediği kadar ihbar ve şikayet gittiğini biliyor muydunuz. Hele son bir aydır deli gibi aklına esen şikayet dilekçesi yazıyor.
Vallahi Cimer’in de suyunu çıkardılar.
15 Temmuz hain darbe giriminden sonra ortalık harman yeri iken devletin darbecilere olan öfkesini kullanarak ev sahibi evinden çıkaramadığı kiracısını, terk edilen eski sevgili, sevgilisini, alacaklısı, borçlusunu “Fetöcü’ diye ihbar ediyor ve bazen gerçekten de bu şikâyetlerden sonuç alıyorlardı ya..
Şimdi de özellikle belediyeler üzerinden aynı şey yaşanıyor.
Belediyede çalışan birisi işe geç geliyor, amirinden fırça yiyince giriyor Cimer’e başlıyor yazmaya. “Filanca birimde çalışan müdür belediyenin aracıyla evine giderken, filanca yerden alış-veriş yaptı. Bu işyeri de kaldırımı dükkan eşyaları ile işgal ediyor. Hep ordan alı-veriş yaptığı için buna göz yumuyor”
Veya kendisinden ayrılan belediye çalışanı nişanlısını Cimer’e tek bir somut bilgi, belge sunmadan “Filanca kişinin yolsuzluk yaptığından şüpheleniyorum” diyerek şikayet etmek de nedir ya hu?
Aynı apartmanda oturup kavga ettiği belediye çalışanını yine aynı yöntemle Cimer’e şikayet ediyorlar.
Bunların hepsi maalesef Cimer’e şikayet edildiği için soruşturma konusu oluyor.
Şimdi Antalya’da yine aynı atmosfer var ortalıkta.
Devletin birimleri, belediyeler son günlerde bunlarla uğraşmaktan, cevap verme için zaman harcadıkları için adeta çalışamaz hale geldiler.
Biz toplum olarak zaten birisi tökezlediği zaman ayağına ikinci çelmeyi atıp düşürmek, gömmek için hep birlikte üzerine toprak atmayı seviyoruz.
Ata sporu gibi bir şey bu bizde.
Bakıyorum iddialara belediyedeki amirine kızan iki kişi birbirine şahit olup abuk subuk şeyler iddia etmekten; bunu kamuoyuna duyurmaktan hiç çekinmiyorlar. Şimdi soruşturma altındaki belediye başkanları bunlarla uğraşacak zamanları olmadığı için pek bir rahatlar.
Madem iddia ettikleri gibi yolsuzluk, hırsızlık, usulsüzlük varsa neden bunca yıl beklediniz muhteremler? Neden savcılığa suç duyurusunda bulunmadınız? Neden bir üst amirinize gidip gördüğünüz yanlışları söylemediniz?
Şimdi mi geldi aklınıza?
Neyse biz bunları bir kenara bırakalım ve önümüzdeki günlerde neler yaşayacağız buna bakalım.
Muhtemelen hazırlıklar, soruşturmalar neredeyse sona gelindi.
Hafriyat soruşturması, Altıntaş’daki ruhsatlarla ilgili soruşturmalar, belediyenin şirketlerindeki soruşturmalar. . . .
Büyükşehir Belediyesinde operasyon yapılacağına dair günlerdir gergin bir bekleyiş var. Herkesin sinirleri keman yayı gibi gerilmiş vaziyette.
İşler neredeyse durma noktasına gelmiş.
ABB içinde kimlerin gözaltına alınacağı konusunda personel neredeyse toto oynuyorlar.
En kötü senaryo ABB’ye kayyum atanması olacaktır.
Bunun için terör iltisaklı olması gerekiyor. Bakalım büyükşehirden böyle bir şey çıkacak mı?
Galiba önümüzdeki günlerde siyasi kaos bizi bekliyor.
Ama bu siyasi kaosun ardından Antalya için hayırlısı olacaksa biz o siyasi kaosa razıyız
NOT: Duydum üzüldüm.
Muhittin Böcek’in Antalya Büyükşehir Belediyesi antetli küçük unutma kağıtları vardı. Görüşlerini, iletmek istediği mesajları bu kağıtlara yazarak sosyal medyasından kamuoyuna paylaştırıyordu.
Geçtiğimiz hafta cezaevi savcılığı odasında arama yaptırarak “Sen artık belediye başkanı değilsin.,, Bu antetli not kağıtlarını kullanamazsın” diyerek toplattırmışlar.
Öyle ya da böyle bu kente Yaklaşık 26 yıldır kesintisiz belediye başkanı olarak hizmet vermiş birisine bu muamele reva değildir.
Suçu varsa yargı kararını verir ve cezasını çeker ama bu muameleler Muhittin Böcek’e manevi eziyetten başka bir şey değildir.













Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.