Antalya’daki yolsuzluk ve usulsüzlüklerle ilgili operasyon devam ediyor.
Önemli ve diğerlerinden hariç bir bilgi elde edersem detaylıca yazarım. Zaten diğer meslektaşlarım yazıyor. Merak edenlerden o arkadaşlardan okuyabilirler. Bari ben farklı bir şeyler yazayım.
Bir arkadaşım sağlık sorunları nedeniyle sıkıntılı günler geçirdi. Şehir dışında olduğum için anca dün vakit bulabildim ve geçmiş olsun ziyaretinde bulundum.
Sohbet ederken gözyaşlarını zor tutabildiği bir olayı anlattı. Olayı anlatırken o anı yeniden ve yeniden yaşadı.
Antalya İl Sağlık Müdürü Sayın Prof. Dr. Behzat Özkan ve Kepez Devlet Hastanesi Başhekimi değerli hemşerim Dr. Ramazan Gürkan bu konu sizi ilgilendiriyor.
3 Temmuz 2025 ve gece saat 02.00-02.15 arasında arkadaşım acilde yatarken, kucağında bir bebekle anne acile gelir. Bebeğin ateşi ölçüldüğünde 40 derecedir ve havale geçirmek üzeredir.
Acil doktoru ateşi çok yüksek olduğu için bebeğe damar yolu açılarak müdahale etmeye karar verir. Bir hemşire gelir ve annenin kucağındaki bebeğe damar yolu açmak ister. Bebek zaten ağlamaktan ve ateşten kendisinden geçmiştir.
Hemşire bey, bebeğin kolundan başlayarak damar yolu bulmaya çalışır ama bir türlü başaramaz. Çocuk her iğne batırılışında çılgın gibi ağlar, hemşire kolundan olmayınca diğer koluna, oradan damara giremeyince ellerine ve en son ayağına kadar iner.
Anne sonunda dayanamaz ve hemşire “Bırak artık. Başka birisi gelsin. Bir damar yolunu açamadınız. Delik deşik ettiniz çocuğu” der. Yanında duran eşine de söylenir ve bebeğini almak için hamle eder.
Erkek hemşire geri çekilir ve başlar oradan bebeği hasta anneye saydırmaya.
“Bunları bırakacaksın ölsün gebersinler” şeklinde bağırarak sözler söyler.
Bu arada güvenlik görevlileri gelir. Sağlık görevlisi yüksek sesle bebekleri hasta olan aileye hakaret üzerine hakaret etmeye devam eder.
Kadının eşi “Bakın beyefendi bir kadınla konuşuyorsunuz” der. Sağlık görevlisinin öfkesinden o da nasibini alır.
Arkadaşım “Babayı özellikle kışkırtıyor gibi geldi bana. Zira güvenlik görevlileri filan hazır bekliyorlar. Hemen adamcağızı paket etmek için” diye yorumladı.
Ve aileyi adeta hastaneden kovarlar.
Acilde görevli diğer sağlık görevlileri, doktorlar tümü bu olayı seyreder.
Bir tanesi bile o hemşire beye “Sen şöyle çekil bakayım. Hanımefendi önceliğimiz bebeğin sağlığı. Önce onu hayatta tutabilelim” demiyorlar.
Anne ateşler içindeki bebeğini kucaklar ve başka bir hastaneye doğru giderler.
Arkadaşım elinde bebeği havale geçirmek üzere bir anneye bu kadar hakaret edilmesini, babanın çaresizliğini, hemşire ve diğer sağlık görevlilerinin acımasız, merhametsiz ve kaba davranışlarını gördükçe içi sızlar.
Bu arada kendi sonuçlarını sormak üzere bankoya yanaşır.
Sağında ve solunda iki hemşire, kendisi ortada oturan acil doktorunun oturuşunu görünce şaşkına döner.
Doktor geriye doğru yaslanmış, bir ayağından terliğini çıkarmış, oturduğu koltuğun üzerine ayağını koyarak yarım bağdaş kurmuş, elini üniformanın içine sokmuş hem kaşınıyor hem hasta olan arkadaşa bakıyor.
Ya hu, tamam acildesiniz ve gece boyunca onlarca hastayla uğraşıyorsunuz ama bankoya yanaşan kişi hem sizin hastanız, hem de bir kadın. Asgari aile terbiyesi ile insan bir toparlanır.
Neyse, arkadaşım sonuçlarını soruyor, o ise “Mesaj geldi mi?” diyor.
“Mesaj gelmedi ama çok ağrım var, acil olduğu için çıkmıştır, bir bakıverseniz” diyor. Doktorun yapacağı tek şey, önündeki bilgisayardaki bir düğmeye basıp, ekrandan sonuçlar çıktımı diye bakacak. Ama doktor cevap vermeye bile tenezzül etmiyor. Kaşınmasına devam ederek başka tarafa bakıyor.
Acil ve sarı bölgeye alınan arkadaşın acil alınan sonuçları sabah saat 06.30 civarında mesaj ile geliyor.
Acildeki doktora yeniden soruyor “Neyim var? Diye
“Bu saatten sonra polikliniğe gidin” diyorlar.
Polikliniğe gidiyor, kadın doğum uzmanı hanımefendi “Acildeki niye bakmadı. Buraya niye geldin?” diye soruyor.
Sonunda arkadaşım patlıyor, “Bizi top çevirir gibi çeviriyorsunuz. Acilde 5-6 saat bekletilip, sonra buraya gönderildik” diyor.
Kepez Devlet Hastanesi bulunduğu konum itibarıyla genellikle eğitim ve gelir seviyesi düşük ailelerin yaşadığı bölge.
Acile ise günlük yüzlerce insan girip çıkıyor. Acil servis çok yoğun. Bir gece kendim de deneyimlediğim için biliyorum.
Sağlık görevlileri gerçekten yoğun ama bu yoğunluk insani değerlerini kaybetmelerine yol açmamalıdır.
Acil servise gelen her hasta kendi aciliyetini biliyor; yan taraftakinin daha acil olduğunu bilmez. Acil servis görevlilerindeki her nöbette aynı şeyleri yaşamaktan üzerlerinde bir yılgınlık olmasını da anlayabilirim.
Ama kendim de deneyimlediğim için biliyorum ki, bir başıboşluk, bir disiplinsizlik gözle görülür, bariz bir şekildeydi. Bereket versin biz o gece merhametli ve işini iyi yapmaya çalışan bir uzman doktora denk geldik ve yeğenimin mutlak ölümle sonuçlanacak hastalığın teşhisini yapıp, tedaviye aldı.
İl Sağlık Müdürümüz Sayın Prof. Dr. Özkan, Başhekim Sayın Gürkan, demem o ki acil servisten başlayarak o hastaneye acilen çeki-düzen vermelisiniz.
Şu yazdıklarımla ilgili olarak size tarih ve saati başta yazdım. Lütfen güvenlik kameralarınızı açın ve o gece yaşananları izleyin.
Kendinizi o annenin ve babanın yerine koyun ve sıradan bir vatanda olarak size aynı muamele yapılmış olsaydı sizin tavrınız ne olurdu?
Hastaneden adeta kovulan o anne ve babanın 40 derece havale geçirmek üzere olan bebeğinin akıbeti ne oldu acaba? Kayıtları vardır mutlaka. O bebeğin sağlık durumunu gerçekten merak ediyorum.
Eğer o bebeğe bir şey olmuş ise masum bebeğin vebali o gece acildeki sağlık görevlilerinin boynunadır.













Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.