Yine güzel bir hafta geçirmenizi dileyerek bu haftanın ilk yazısına başlayalım.
Hep kötü haberler verecek değiliz ya; bazıları için azıcık da güzel haberler vereyim bari.
Bu gün sürpriz bir tahliye olabilir. Olmaz ise bu hafta içinde olacağını tahmin ediyorum.
Sevenlerine müjdeler olsun.
Sürpriz olabilir.
Antalya’daki kaos biraz olsun yavaşlar gibime geliyor.
AVM’LERDEKİ HİJYEN SORUNU
Büyük AVM'lerin önündeki başı boş köpekler dikkatinizi çekiyor mu bilmem ama benim dikkatimi çekiyor.
Bir çok insan bundan çok rahatsız ve endişeli. Hem can güvenlikleri hem de hayvanlardan insanlara geçen hastalıklardan dolayı endişeliler.
Toplumun büyük kısmı bu rahatsızlıklarını dile getiremiyorlar zira mama lobisinin elemanları olan nevrotik tiplerin hedefi haline gelmek istemiyorlar. Sosyal medyada çok fazla sesi çıkan bu azgın azınlık maalesef, başı boş köpekler yüzünden evladını kaybeden anneye hakaret edebilecek kadar insanlıklarından çıkmışlar ve 'O anneye bunu yapan bize neler yapmaz" diye görmezden geliyorlar.
Ama artık sorun görmezden gelinebilecek bir hali çoktan geçti.
Bir süre önce Erasta AVM’ye gittiğimde tüm müşteriler gibi daha adım atar atmaz genç kızlar ve oğlanlar etrafımızı sardı ve başıboş köpekler için yardım topladıklarını söylüyorlardı.
Bunlar ‘elleri-kolları serbest, hiçbir bağış makbuzu filan olmadan, valilik izni olmadan nasıl böyle uluorta yardım toplayabiliyorlar’ diye güvenlikçileri sorunca ‘AVM Yönetiminden izinleri var’ denildi.
Sanki AVM Yönetiminin kararları, kanunların üzerinde.
Dün yine Erasta Alış-veriş merkezine gittim.
Benim köpek fobimi bilmeyen kalmadı herhalde.
Alış-verişe dalmışım, reyonların arasından alış-veriş arabasına bir köpek bindiren küçük bir kız çocuğu ile karşılaşınca aklım çıktı.
Köpeğin tasması da olmadığı için alış-veriş arabasından atlayıp üzerime doğru gelince koskoca vücudumla görevlinin arkasına saklanmaya çalışırken, bağırışmalar üzerine bütün herkes dönüp bana baktı.
İki orta yaşlı hanım gelip kızı ve köpeği aldılar ama benden özür dilemedikleri gibi bir de bana “Geri kafalısın” diye çemkirmeye başladılar.
Düz ovada sivri bela dedikleri bu olsa gerek.
Hey Allah’ım dedim ama elim ayağım titrediği ve sinirlerim boşaldığı için ben de bağırmaya başladım.
Değil mağazaya AVM’ye köpekle giremeyeceğini, girerse bile boynunda tasması; ağzında ise ağızlık olması gerektiğini, köpek bindirdiği alış-veriş arabasına bir annenin çocuğuna aldığı kıyafeti koyabileceğini ve ona hidatik kist geçebileceğini bağıra-çağıra söyledim.
Güvenlikçi geldi. O’da aynı şekilde “AVM yönetiminin izni ile köpek alındığını söyleyince daha da tepem attı.
Açtım cep telefonunda Tarım ve Orman Bakanlığının ilgili maddesini gösterip başta hijyen olmak üzere neden yasaklandığını madde madde okudum ve “AVM Yönetimi bu kanunların üzerinde mi?” diye sordum ama yapacak bir şey yoktu. Güvenlik hanımefendi bana şikayet için form doldurmam gerektiğini belirtti.
Ruhsatsız ateşli silah taşımak veya bıçak taşımak kanun önünde suçtur.
Birinin elinde silah görürsem eğer AVM Yönetimine şikayet formumu doldurmam gerekiyor?
Huuuuu
Tarım ve Orman Bakanlığı Antalya İl Müdürü Şakir Fırat Erkal beyefendi, AVM’lerde hijyenden uzak, hidatik kist saçan bu kedi köpek olaylarına siz ne diyorsunuz?_
Bu işin sorumlusu olarak koskoca il müdürü koltuğunda oturuyorsunuz.
AV M’lere iki satır yazı yazmak veya denetim yapmak çok mu zor?
Bu arada sosyal medyada epey tepki gören bir başka olayda Antalya Valimiz Sayın Hulusi Şahin’in açıkladığı başıboş hayvanlar için 1500 dönümlük kamu alanının tahsis edileceğini duyurması oldu.
Sayın valimizin açıklamalarına göre “İçişleri Bakanlığı koordinesinde yürütülen çalışmalara göre sahipsiz köpeklerin rehabilitasyonu, korunması ve bir arada uyum içerisinde yaşamaları için doğal yaşam alanları oluşturulması planlandı” diyor.
Bari siz yapmayın sayın valim.
Tamam kanun çıktı. Sorun yoruma açık yasadan kaynaklanıyor biliyorum. Çıkan yasaya göre başıboş köpeklerin itlafının önünü açsa da uygulamada boşluklar var.
1500 dönüm arazide binlerce keçi veya koyun beslenir. Yılda bir kez bile evine et girmeyen yoksul vatandaşlara amme hizmeti olarak dağıtılabilir.
Koyun-keçi işe yarıyor. Etinden, sütünden derisinden her şeyinden faydalanıyoruz.
Hiçbir işe yaramayan köpekler için yüz milyonlar nasıl harcanabilir?
Sayın valim, engin hoşgörünüze sığınarak memlekette yılda bir kez bile et yiyemeyen insanlar varken, dönerci dükkanının önünden geçerken çocuğunun yüzüne bakamayan babalar varken kamu kaynaklarıyla köpek beslemeyi benim mantığım kabul etmiyor, edemiyor.
Başı boş köpeklere harcanacak yüz milyonlarla kaç çocuğa döner ziyafeti verilirdi bir düşünsenize. .
Ha bu arada okulların açılmasına az bir zaman kaldı.
Tüm illerde başı boş köpekler toplatılıyor.
Bakın Samsun’un Çarşamba ilçesinde bir çocuk başı boş köpek saldırısı nedeniyle sağ kolu felç kaldı.
Geçen hafta İzmir’de 4 çocuk annesi Feden Deveci başı boş köpeklerden kaçarken hayatını kaybetti.
Lütfen bir an önce başı boş köpekler toplatılması talimatınızı lütfen verin.
Zira henüz gün aydınlanmadan okula gitmek için sokağa çıkmak zorunda kalan bizim çocuklarımız.
Başı boş köpekleri sokaklardan toplamayan belediyelere cezalar kesilsin
Çocuklarımız güven içinde okullarına gidebilsinler.













Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.