Bir süreden bu yana bazı kesimlerin sosyal medyada hedefi haline gelen AESOB Başkanı ve TESK Başkanvekili Adlıhan Dere’yi telefonla arayarak tüm iddiaları sordum.
Meğer Adlıhan Dere ne kadar doluymuş!
TT: Sayın Dere, bir süreden bu yana gündemdesiniz.
Neden sürekli gezilerinizle gündemdesiniz.
AD: Ben sabah gelip, akşama kadar makamda oturup, gelenle çay gidenle kahve içerek vaktimi kaybetmiyorum.
Elbette gezeceğim, elbette göreceğim ve esnafımızın yararına ne varsa getirip uygulayacağız.
Hiçbir yere gitmeden, hiç etliye-sütlüye karışmadan oturmamı kimse benden beklemesin.
Ha esnafın cebinden geziyor diyenlere önce organizasyonu kimin yaptığına iyi baksınlar. Örneğin turizm fuarına gidiyoruz. Organizasyonu yapan ya Turizm Bakanlığı, ya belediye. Benim binlerce esnafım var turizm sektöründe çalışan, hizmet veren. Onların kazancının daha büyümesi için AESOB Başkanı olarak ufkunu benim açmam gerekiyor.
Bizim kendi düzenlediğimiz organizasyonlar da oluyor. Elbette minimal ölçülerde gerçekleştirdiğimiz organizasyonlardır bunlar.
Biz esnafımız için çalışıyoruz. Okullar açılıyor, kantinci esnafımızla hemen bilgilendirme ve eğitim toplantısı yapıyoruz. Türkiye’nin ilk akredite odasıyız ve artık mesleki eğitim verip, belgelendirme yapabiliyoruz. Sıhhı tesisatçısından tutun da doğal gaz bağlayan ustalara kadar. Esnafımızın önünü açıyoruz.
Ama bunlar kasıtlı dile getirilmiyor.
Şunu da söyleyeyim “Gezen tilki, yuvasında yatan aslandan iyidir”
TT: Böyle iyi şeyler yapıyorsanız neden sizinle uğraşıyorlar öyleyse?
AD: Bunu şöyle açıklayabilirim. Bana hücum halinde olanların hepsinin şahsi hesapları, şahsi menfaatleri söz konusu. Kimisi başkanlığı kaybetmiş hazmedemiyor. Seçimi kaybetmesinin nedeninin kendisinin çalışmamasından veya üyesinin kendisini istememesinden değil de, benim yüzümden kaybetmiş gibi hava veriyorlar. Kimisi başkanlık hayalinde ve “Dere” destek olursa kazanırız. Bize destek olması için sıkıştıralım” diye hareket eden de var, takıntı haline getiren de var.
Elbette benim konumumda olan kişilerle ilgili olarak eleştiriler de böyle hesapla hareket etmeleri doğal şeyler ama son günlerde abartıp işi iftiraya kadar götürmeye başladılar.
Benim itirazım bunadır.
Eleştiriye evet ama iftiraya, hakarete hayır.
TT: Mesela? Bir örnek verebilir misiniz?
AD: Mesela daha yeni şu İspanya ziyareti. Yok 10 milyon bütçeyi bu geziye harcamışım, yok esnaf kan ağlarken ben şatafatlı ispanya gecelerine akmışım. Kardeşim ziyareti düzenleyen ATSO. ATSO bizim birlikte hareket etmemiz gereken en önemli paydaş kuruluşumuz.
AESOB Başkanı olarak ATSO’yu üyelerimin çıkarları adına es geçme gibi bir şansım var mı? Ben üyemin menfaatini düşünürüm.
Davet edilmişiz ve biz de bu davete icabet etmişiz. İyi ki de etmişiz. . Şimdi ATSO’nun bu gezisini büyük bir vizyon haberi diye yapanlar, aynı kafilede yer alan onlarca kişiden birisi olan bana laf çakma derdindeler.
AESOB’un kasasından para çıkmadığını güdümlü füze gibi üzerime gelenlere nasıl anlatabilirsin?
TT: Üyelerden kayıt için bin 900 lira fazla para alıyormuşsunuz? Neden böyle bir para alınıyor?
AD: Bu konu daha öncede şikayet konusu oldu. Ve gülüp geçtik. Çünkü o para bakanlığın kararıyla alınan bir ücret. Her kuruma az-çok ödeme yapılıyor ama sanki yasadışı bir iş yapıyormuşuz gibi bizi konuşuyorlar.
Adam kafasına esiyor şikayet ediyor. Haklıdır, her esnafımızın şikayet etme hakkı elbette var. Ancak o para yasal ve birliğin kasasına gidiyor.
Benim cebime, keseme veya şahsi hesabıma gitmiyor ki!
Devlet aptal, herkes salak bir bunlar akıllı!
Gece fermente üzüm suyunu fazla kaçırıyor meczubun birisi “Adlıhan Dere esnaftan para alıyor” diyor. Bakanlığın uyguladığı uygulamayı Adlıhan Dere’nin sırtına yapıştırmaya çalışıyor.
Üzüm suyundan beyni süngere dönmüş meczubu referans alanlar da başlıyorlar seri atışa. .
Ama bu bir döngü. Biri topu pas ediyor, diğerleri topu çeviriyor. Yani hepsinin yolu sonunda Benjamin Franklin’e çıkıyor.
Esnaftan para alındı diyor ama Adlıhan Dere, “Esnafının mağdur olmaması için resmi olarak maliye memuruna, SGK ve Bağ-kur memuruna, Avukatına, muhasebecisine AESOB içinde yer tahsisi yaptırıp, danışma hizmeti veriyor. Kimsenin yapamadığını, başkan yapıp, işi olan tüm devlet kurumlarını esnafının ayağına getirdi. AESOB’un içinden çıkmadan, kapı kapı gezmeden tüm sorunlarını çözebiliyor” demiyorlar.
TT: Geçtiğimiz günlerde sizin hakkınızda bir de FETÖ iddiası ortaya atıldı buna ne diyorsunuz?
AD: Dedim ya, gece saat 24.00’dan sonra fermente üzüm suyunu fazla kaçıranlar, yine aynı cenahtan bazı meczuplar sosyal medyadan salıyorlar ortaya. Bunu gören bazı basın mensupları ve kendisine basın mensubu diye tanımlayanlar da güya haber yapıyorlar.
Hepsinin de cevabı öğretilmiş gibi hep aynı “Sosyal medyada gördüm. Gazetecilik refleksi ile haber yaptım”
İyi de kardeşim haber yapmaya dayandırdığın meczup kim, ‘Terörist’ diye hiçbir şeye dayanmadan haber yapıp itibarsızlaştırmaya çalıştığın adamın kim ve konumu nedir?
15 Temmuz 2016 yılından bu yana aradan geçen 9 yıl boyunca Sayın Cumhurbaşkanımızın düzenlediği tüm esnaf buluşmalarına defalarca katılmışım. TESK Genel Başkanvekilliğim sırasında defalarca külliyeye çıkmışım. Külliyeye Sayın Cumhurbaşkanımızın huzuruna çıkarken bir çok istihbarat sorgulamasından geçtim. En ufak bir şöyle toplu iğne ucu kadar bir şeyim olsa kimse benim gözüm yaşına bakmazdı.
Biri çıkıyor pervasızca “Buna cevap ver başkan” diyor
Sosyal medyada fermente üzüm suyunu fazla kaçıranlara, aklına eseni yazan meczuplara cevap vermek zorunda değilim ama tüm bunlarla hukuki yollardan elbette attıkları iftiranın hesabı soracağım.
TT: Anlamadım nasıl yani?
AD: Birisi telefonla arıyor “Başkanım şu şöyle mi bu böylemi?
Soruyorum siz kimsiniz? “Ben basın mensubuyum diyor.
Tanımıyorum. Bu nedenle Antalya Gazeteciler Cemiyetinin veya İletişim Başkanlığının üye listesine bakıyorum böyle bir isim yok.
Telefonda kendisini her basın mensubu olarak tanıtanlara cevap vermeye mecbur muyum?
Sosyal medyada iki satır yazan başımıza gazeteci kesiliyor ve adam kendisinde hesap sorma haddini buluyor. Bana esnafım sorsun cevap vereyim. Basın mensupları sorsun cevap vereyim ama bu nedir böyle.
Cevap vermiyorsun başlıyorlar insanın itibarıyla oynamaya.
İki dakikada insanı hain terör örgütü üyesi gibi lanse edebiliyorlar.
Ben 108 bin Antalya esnafını temsil eden bir başkan olarak 2.5 milyon civarındaki esnafın da genel başkan vekiliyim.
Bir eskimo sözünde şöyle der: Rüzgarsız havada dönen fırıldağın elbette bir üfleyeni vardır.
Şöyle bir bakıyorum herkesin elbette bir hesabı var. Bunlara hiç itirazım olmaz.
Ben nasıl çalışıyorsam, her oda başkanın da çalışma hakkı var. Ben kimseye iftira atmadan, attırmadan, perde arkasından Hacivat-karagöz oynatmadan çalışıyorsam, karşımdan da aynısını beklerim.
Yok biz aynı bu oyuna devam edeceğiz diye devam ederlerse kendileri bilir. Her şey hukuk çerçevesinde karşılığını bulur.
TESK tarihinde ilk defa Antalya’dan bir genel başkan yardımcısı seçilmiş, bununla gurur duymak ve bundan esnafı adına faydalanmak yerine hasetlikle veya başkasının etkisiyle bunu yok etmek istiyorlarsa, gücü yeten buyursun.
Özellikle sosyal medyada fırıldakları üfleyenleri çok iyi biliyorum.
1 Mayıs 2026 tarihinde AESOB seçimlerimiz var.
Yerli, yersiz rüzgarsız fırıldak üflemeyle zaman kaybetmesinler. Hesabı olanların kendilerini 1 Mayıs günü bekliyorum.
Şimdi bunu yazacaksınız ya bu seferde “Adlıhan Dere meydan okudu” diye başlayacaklar yazmaya.
TT: Başkan çok teşekkür ediyorum sorularıma cevap verdiğiniz için.
AD: Asıl kendimi ifade edebilmem için bana fırsat verdiğiniz için ben teşekkür ediyorum.